Fanatik yazarlarının Galatasaray - Konyaspor maçı yorumları
Fatura ağır oldu (Mehmet Demirkol)
Babel’in golü 60’da gelene kadar toplamda 2-3 dakika dışında maç hep Konyaspor sahasında oynandı. Yüzde 76 topla oynama, yüzde 89 pas başarısı. Konya ise yüzde 65’deydi. Galatasaray tam 31 orta yapmıştı. 16 şut çekmişti. Ama isabetli şut 4, demarke şut sıfırdı.
Bundan Galatasaray adına çıkacak sonuç şu. Oyuncular deneyimli ve oyunu - Emre Mor dışında - çok iyi biliyorlar. Özel yetenekleri var. Ancak birbirlerini tanıma ve oyun otomatiği açısından henüz işin başındalar. Genelde ligin 2. maçında bir şampiyonun öndeki 6 oyuncusundan 4’ü yeni olmaz.
Maçın başında Konya’nın üst üste kazandığı kornerler sonrasında Aslan 2 pozisyonun ardından 3. bölgeye yerleşmeyi bildi ve Konya için çıkış bırakmadı. Eksik kalan hücumu genişletememeleriydi. Bu sıkışık oyunda aranan oyuncu Belhanda’dır. Ve tabii iyi bir santrfor performansı. İkisi de yoktu.
Kırmızı kart sonrası bu kadar yeni bir takımın eksik kalmasının sonuçları da ağır olabiliyor. Son saniye golü de bunun faturası oldu.
Gecenin sorusu (Mehmet Demirkol)
Bu zeminler neden her stadyumda kötü? Eğer bu iklimde olmuyorsa ne kadar karşı olsam da suni çime geçelim kurtulalım.
Maçın starı (Mehmet Demirkol)
Bir yıldız performansından bahsetmek gerçekten zor. Ancak diğer oyunculardan biraz daha farklı görünen Babel’di. Galatasaray oyunu 2. yarının başında genişletince istediği şansları buldu. Ve savunmadan sekerek girse de golün de kahramanı oldu.
Maçın olayı (Mehmet Demirkol)
Diagne’nin ıslıklanması. Çalışmadığını, işe yaramadığını söyleyemeyiz. Ancak gol atmayan santrfor her zaman eksik kalıyor. İki yarıda da 2 kez altı pas içinde tek vuruşluk şanslar buldu. Falcao baskısı fazla yük yapıyor gibi.
Kısa mesaj (Mehmet Demirkol)
Transfer sezonu lig başlamadan bitmeli. Bu kadar birbirini tanımayan oyuncuyla yüzde 20 hazır olmak bile mümkün değil.
Kırmızı alarm (Ali Ece)
İlk 45’te top yüzde 75 oranda Galatasaray’daydı. Fakat Belhanda’nın yokluğunda 2.5 bölge diye tabir edilen akınların tehlikeye dönüştüğü alanda, toplar yeterince seri şekilde ayaklardan çıkmadı.
Donk ve Nzonzi sade ve direkt paslarla takımı geriden çıkarsa da Emre Mor halen yetenekli olmak ile verimli oynamak arasındaki önemli farkı anlayamadığı için Galatasaray ilk 45’te topla oynamaktan çok topla oyalandı!
Fatih Terim haklı olarak ikinci yarıya Emre Mor’u oyundan alarak başladı. Çok daha fazla pozisyon bulan bir Galatasaray izlemeye başladık. Nzonzi’nin gönderdiği uzun diyagonal top sonucu Babel perdeyi açtı.
Ancak Galatasaray golden sonra frene bastı. Seri’nin kırmızı görmesiyle daha fazla frene basmak zorunda kaldı tabii ama 90 artılardaki topla hiç çıkamadan geriye gömülmek çok pahalıya patladı!
Gecenin sorusu (Ali Ece)
10 kişi kalınca frene basmak anlaşılır. Ancak Galatasaray üstelik de evinde oynarken 90 artılarda nasıl olur da hiç paslaşarak çıkamaz, geriye bu kadar ezbere gömülür?
Maçın starı (Ali Ece)
Babel, Beşiktaş’ta da olduğu gibi gole en çok ihtiyaç olan anda sahneye çıktı. Ancak Denizli’deki dağınık Galatasaray’ı maç 11’e 11 oynanırken toparlayan Nzonzi’nin katkısı oldu.
Maçın olayı (Ali Ece)
Santradan önce de oyundan çıkarken de Galatasaray taraftarının azımsanmayacak kısmının Diagne’ye iyi durumda olmamasına rağmen desteklemesi. Falcao gelene kadar Diagne’ye destek mantıklı ama Diagne de karşılığını daha fazla vermeye çalışmalı.
Kısa mesaj (Ali Ece)
Bu maçtan sonra Galatasaray yönetiminin ne yapıp edip, Falcao’yu transfer ederek ilk iki maçta da puan kaybetmenin kötü havasını dağıtması gerek. Ayrıca Fatih Terim oyun disiplini konusunda da ekstra hamleler yapmalı!
Yüzde yüz doğru (Deniz Çoban)
Hakem Mete Kalkavan üç yılın ardından Türk Telekom Ali Sami Yen’de ilk kez maça çıktı. Kendi adına yönettiği sezonun ilk maçında performansı vasatın üzerindeydi, ekibiyle uyumluydu. Bence başarılı bir şekilde tamamladığı maçta iki kritik karar vermek zorunda kaldı.
İlki oyunun hemen başındaydı. 3. dakikada Galatasaray ceza sahasına gelen top, Diagne’nin koluna geldi. Konyasporlular penaltı beklediler. Diagne’nin kolu doğal konumdaydı, vücudundan ayrılmamıştı. Top önündeki Konyasporlu oyuncunun kafasından yön değiştirerek geldi. Bence hakemin devam kararı doğruydu.
Acımasız müdahale (Deniz Çoban)
İkinci kritik karar 73. dakikada yaşandı. Seri, rakibi Jevtovic’e yaptığı hareket sonrası hakemden sarı kart gördü. VAR devreye girince kartın rengi kırmızı oldu. Seri’nin ayağı dizden gergindi.
Kramponunun vidalarıyla, rakibinin ayak bileğinin daha üst kısmına, acımasız ve yaralayıcı müdahalesi vardı. Tüm bunlar ciddi faullü oyunun tarifi gibiydi. Dolayısıyla kırmızı kart yüzde yüz doğruydu.
Kalene yakın oynarsan... (Umut Eken)
Beklenmeyen, Konyaspor'un başlangıcıydı. Henüz oyunun başında böylesi bir başkaldırı elbette beklenmiyordu. Nitekim, tek solukluk bir hücum mesaisi yapıp, kendilerine döndüler!
Konya'nın top rakipteyken kendi alanında alan daraltma çabası, oyunu Galatasaray'a verdi. Bu rahatlık ve Nzonzi'nin hiçbir baskı görmeden pas merkezi olması, Galatasaray'ın rakip yarı alana demir atmasını sağladı.
Bu yığılmaya rağmen Konya kalesine yaklaşamadılar. Konya beklerinin kolay orta imkanı vermemesi ilk duvardı. İkincisi, Belhanda'nın yokluğunda kalabalık savunmayı oyundan düşürecek bir ayak olmamasıydı. Konya'nın elbette çok doğru dizilişi ve tüm pas alanlarını kapatması, pozisyon vermedi Galatasaray'a.
İkinci yarı ise tam olması gerektiği gibi başladı. İlk yarı çok top ezen Emre Mor'un kenara gelişi sonrası, oyunun yönünü çok hızlı çevirdiler. Özellikle Mariano-Feghouli ikisinin geçen seneki seviyesine yaklaşması, her şeyi kolaylaştırdı. Galatasaray geri koşmadan, tüm ribaundları alarak hücumda devamlılık sağladı.
Oyunun çok önemli bir bölümünü Konya sahasında oynayıp, pozisyonlar buldular. Nzonzi'nin kendisini daha ileri atması da Galatasaray'da pas istasyonlarını artırıp, uygun pozisyonlarda ortalar yapılmasını sağladı. Tam bu bölümde Konyaspor'un bu kadar teslim olması ise tarif edilebilir gibi değil. Peki ya o Konya'dan böyle bir geri dönüş beklemek mümkün müydü? Elbette değil. Orada da Galatasaray'ın gol sonrası düşen gardı ve Seri'nin kırmızısı belirleyici oldu.
Galatasaray, final dakikalarında Gomis'i mumla aradı adeta! Topu ileride tutamayan santrforunuz olmadığında, takımı ileri atmanız mümkün olmuyor. Her vurduğunuz duvara çarpıp geri geliyor. Kalenize yakın kaldığınızda da ya pozisyon veriyorsunuz rakibe ya da bir sakarlık yaşıyorsunuz. Önce Konya'nın, sonrasında Galatasaray'ın yaşadığı tam da buydu.
Yıkıcı beraberlik (Hakan Can)
Aykut Kocaman geçen sezon başladığından bu yana çok zaman geçti ama Konyaspor Aykut hocanın aldığı seviyeyi henüz geçebilmiş değil. Duran toplarda, savunma ve hücum harika çalışılmış, o kadar. Korner organizasyonlarında maçın başında iki net pozisyon buldular, birinde Galatasaray şanslıydı korner oldu, diğerinde Nzonzi son anda golü engelledi. Nzonzi cepheden gelen topların tamamını aldı, bekler hücuma gittiğinde stoperlerin arasına girip derinlik sağladı. Müthiş kaliteli bir oyuncu.
Büyük usta Feghouli ve Mariano sağ kanadı, Babel sol kanadı çok iyi kullandı. Babel o kadar etkiliydi ki, Skubic neredeyse hiç hücuma gitmedi. İlk 30 dakikanın etkisiz ismi Seri de pas trafiğine girince Galatasaray, Seri atılana kadar resital yaptı. Golden sonra Konya rakip kaleyi hatırladı. Milosevic ve oyuna sonradan giren Miya çok iyi oynadı. Maçın kırılma anı 82’de Serkan’ın Babel’in gollük şutunu kurtarmasıydı.
Gecenin sorusu (Hakan Can)
Konyaspor, ne zaman golü yedi, takım hücum yapmayı denedi. Daha önce deneseler de ne kaybederlerdi?
Maçın starı (Hakan Can)
Diagne’nin, Adem’in ve Babel’in mutlak gollük şutlarını kurtaran deneyimli kaleci takımının aldığı puana imzasını attı.
Maçın olayı (Hakan Can)
Galatasaray’ın geçen sezon olduğu gibi Konya karşısında 2 puanı son dakikada vermesiydi.
Kısa mesaj (Hakan Can)
Galatasaray 45 ile 60 arasındaki oyunu 45 dakikaya çıkartabilirse bu ligde kolay kolay puan kaybetmez.
Akıllar Falcao’da! (Safa Can Konuksever)
Konyaspor ‘klasik Aykut Kocaman’ futbolunun daha da ötesinde bir anlayışla maça başladı! Oynamaktan çok oynatmamayı düşünen, 7-8 futbolcuyla ceza sahası içine-çevresine dizilen, yerde kaldıkları her pozisyonu zaman geçirme fırsatı olarak gören bir anlayış...
Bu durum rakamlara da yansıdı. İlk yarı sonunda topla oynama oranı Galatasaray’da yüzde 75, Konyaspor’da yüzde 25’ti. İşin en garip yanı, ilk 45 dakikada Muslera’dan daha fazla isabetli pas yapan tek bir Konyasporlu oyuncu yoktu!
Garip bir ilk yarı (Safa Can Konuksever)
Ancak gel gelelim bu bariz üstünlük skora yansımadı, zaman zaman Sarı- Kırmızılılar’ın yarattığı 3-5 dakikalık yoğun baskılar kilidi açmaya yetmedi. En ciddi tehlikeleri, 12. dakikada Diagne, 39’da Babel yarattı.
42’de de de Feghouli’nin altıpasın önünden vuruşu az farkla dışarı çıktı. Devrede Fatih hoca yanlışından döndü. ‘Açık alan topçusu’ Emre Mor’u kenara alıp, Adem Büyük ile forveti ikiledi. O Adem, 49’da gole çok yaklaştı.
53’te Babel’in ceza sahasından sert şutu, çerçeveyi santimlerle sıyırdı. 45-55 arası 3 net fırsat bulan Sarı-Kırmızılılar, 60’da Babel ile ağları havalandırdı.
Galatasaray golü bulduktan sonra istediği ritmi yakalamıştık ki, Seri’nin 75’te gördüğü kırmızı her şeyi tersine çevirdi.
15 dakika dayanamadılar (Safa Can Konuksever)
Son 15 dakikada 10 kişi kalan Galatasaray tamamen geriye çekildi, Konyaspor yüklendi. Üst üste tehlikeler atlatan Galatasaray kalesi, son saniyelerde düştü.
Anlaşılması güç olan, Galatasaray gibi bir takımın, üstelik te taraftarı önünde 15 dakika dayanamaması. Sonuç olarak, ilk iki haftada ve alınan 1 puan. Belli ki sadece taraftarın değil, takımın ve hocanın da aklı Falcao’da!