Dev derbi sonrası olay sözler! 'Daha da farklı olabilirdi! Kulübedeki kabadayı...'
Tüm Türkiye'nin nefeslerini kesen derbi dün akşam Kadıköy'de oynandı. Sahaya lider çıkan Galatasaray, ezeli rakibi Fenerbahçe'yi deplasmanda 3-0 gibi son derece rahat skor ve iyi bir oyunla mağlup ederek 3 puanı kazanan taraf oldu. Fanatik yazarları da 3 gollü Fenerbahçe-Galatasaray derbisini köşe yazılarında değerlendirdi. İşte gündeme yaratacak o yazılar...
Süper Lig'in 18. haftasında dev derbi heyecanı yaşanırken Galatasaray, deplasmanda karşılaştığı ezeli rakibi Fenerbahçe'yi 3-0 mağlup etti ve üst üste 7. galibiyetini aldığı Süper Lig'in zirvesinde en yakın rakibi Fenerbahçe ile puan farkını 4'e çıkardı.
OLIVEIRA, G.SARAY'I ÖNE GEÇİRDİ
Zorlu karşılaşmanın 32'nci dakikasında sol kanattan kullanılan köşe vuruşunda Dries Mertens topun başına geçti. Ön direkte Bright Osayi Samuel'in uzaklaştırmak istediği meşin yuvarlak arka alana açıldı. Sergio Oliveira gelişine sert vuruşunda Fenerbahçe filelerini havalandırdı. Galatasaray bu golle 1-0'lık üstünlüğü yakaladı.
KEREM FARKI 2 YAPTI
Mücadelenin ikinci yarısında Jesus'un yaptığı hamleler işe yaramadı. 78'de atılan uzun topu Mauro Icardi indirdi, Kerem Aktürkoğlu, kaleci Altay'ın bacak arasından topu filelere yolladı. Uzun süren VAR incelemesi sonrasında gol geçerli sayıldı ve Galatasaray, Ülker Stadyumu'nda farkı 2'ye çıkardı.
ICARDI'DEN 90+10'DA RESİTAL
Mücadelenin sonuna +10 eklenirken, son saniyede ise sahneye sezon başındaki transferiyle sükse yaratan Mauro Icardi çıktı. 75'te oyuna giren, 78'de Kerem'in golünde asisti yapan Arjantinli süperstar 90+10'da bu kez kendi attı ve Sarı-Kırmızılılar'ı, Kadıköy'de 3-0 öne geçirdi. Golün santrası da yapılmadan mücadelenin son düdüğü çaldı ve Aslan 3 puanın sahibi oldu.
Tüm Türkiye'nin nefeslerini kesen derbi Galatasaray'ın zaferiyle tamamlanırken Fanatik yazarları da Kadıköy'deki 3 gollü maçı köşe yazılarında değerlendirdi. İşte gündeme oturacak o yazılar...
Doğru plan net skor! (Cem Dizdar)
Bilindik santrfor düzeninden uzak oynayan Galatasaray, planladığı çoğu şeyi yapmadan devreyi önde kapadı. Bir gol attı, iki üç gol daha atabilirdi de. Özellikle başta Berkan olmak üzere orta alan kapatıcılarının yüksek etkisine Barış Alper de katılınca daha iyi işleyecek doğru plan, ‘yarı doğru’ işledi!
Futbol her ne kadar ‘alan/zaman oyunu’ olarak bilinirse de ‘plan’ olmadan herhangi bir şeyin gerçekleşmesi ancak tesadüflerle mümkündür. İlk yarı gösterdi ki, bilindik santrfor düzeninden uzak oynayan Galatasaray, planladığı çoğu şeyi yapmadan devreyi önde kapadı. Bir gol attı, iki üç gol daha atabilirdi de. Özellikle başta Berkan olmak üzere orta alan kapatıcılarının yüksek etkisine Barış Alper de katılınca daha iyi işleyecek doğru plan, ‘yarı doğru’ işledi! Fenerbahçe ise genel olarak dağınık, bilinçsiz dahası çaresiz görüntüdeydi. Atak yapmadı değil ama hücumlar daha öncekiler gibi organize olmaktan çok bireysel girişimler olarak parladı ve söndü.
Ülke, ‘Üçlü savunma mı dörtlü mü?’ tartışmasına bayılır! İkinci devre Fenerbahçe ‘arzulanan düzene’ döndü. Ama Galatasaray ilk planını tıkır tıkır işletme inadından vazgeçmedi ve sonuçlandıramasa da pozisyon üretiminde sorun yaşamadan sürdürdü maçı.
Hangi Kadıköy sendromu? (Cem Dizdar)
70’te iki takım da aks değiştirmeyi tercih etti ancak Galatasaray bu değişiklikte düzenini korurken Fenerbahçe tamamen hücum düzeni aldı (Zajc, Valencia, İrfan Can). Ancak Galatasaray’ın 77. dakika değişikliği denklemi tamamladı! Denirdi ki, ‘Galatasaray’ın Kadıköy sendromu var’! Varsa bile artık kalmamıştır... Ve bitirirken son bir soru... Denir ki, ‘Futbolcular yere yatarak zaman öldürüyor!’ Peki, VAR incelemeleri sırasında kaybolan zaman, ritm kaybederek durağana dönen oyun için nasıl bir tanımlama yapılmalı?
Daha da farklı olabilirdi! (Erman Özgür)
Galatasaray Jesus’un 3’lü savunma ve orta sahada Crespo-Arao ikilisine bindirdiği ekstra yükü çok iyi kullanarak neredeyse kazandığı her dönen topta Fenerbahçe’yi geri koşturmayı başardı. Barış Alper’in santrforda etkili olduğu, Galatasaray orta sahasının kazandığı topları dikine oynarken Kerem ve Rashica’nın çabukluğunu iyi kullandığı ilk yarı, Fenerbahçe rakibine oyun olarak tepki veremedi. Kalabalık savunmaya az kişi ile hücum eden Fenerbahçe, savunmada ise büyük boşluklar ve pozisyonlar verdi. Oliviera’nın kornerden attığı gol ile Galatasaray oynadığı iyi oyunun karşılığını alırken, oyuna bakınca Fenerbahçe için ilk yarıdaki skor iyi bile denebilirdi.
İcardi maçı bitirdi... (Erman Özgür)
Jesus bu görüntüden devre arasında vazgeçti. Dizilişte orta sahaya takviyeyi yaparak Lincoln’ü oyuna aldı. Fenerbahçe ilk yarıya nazaran topa daha doğru şekilde sahip olmasına rağmen, Samuel’in yakaladığı fırsat dışında net pozisyon üretemedi. Galatasaray’ın hücum etmek için daha seçici davranmasına rağmen eğer final paslarını iyi atabilse gol bulması olasılığı Fenerbahçe’den daha yüksek gözüktü. Bu olasılık İcardi’nin girişi ile de hayat buldu. Girer girmez kalitesini konuşturan İcardi, Kerem’e golü attırdı ve Galatasaray 78’de derbi zaferini ilan etti. Son saniyelerde attığı şık golle de İcardi neden dünya yıldızı olduğunu Kadıköy’de gösterdi.
Fenerbahçe Jesus’la ilk büyük iç saha maçında oyun olarak hayal kırıklığı yaşadığı maçta puan alamazken, Galatasaray’da Okan Buruk yaptığı oyuncu seçimleri ve takımı derbiye hazırlayışı ile gecenin kahramanı oldu.
Jesus, Jesus'a karşı (Faik Çetiner)
Karşılaşma öncesi Jesus, ”Bu maçın diğer maçlardan bir farkı yok” dedi ve sahaya da takımını inandığı oyuncular ve bildiği oyun planıyla sürdü. Fenerbahçe’nin nasıl oynayacağını bilen Okan Buruk da sahaya önemli yıldızlarını (Torreira ve İcardi) yanına oturtup, çok koşan, basit ve çabuk oynayan, rakibe baskı yapacak bir 11 sürmüştü. Fenerbahçe’nin 3’lü defansının geride bıraktığı geniş alanları Galatasaray ani ataklarla çok iyi kullandı, pozisyonlar ve golü buldu. Serdar Aziz, Gustavo (Yine kafadan sarı kart gördü) ve Szalai her rakip atağında dağılıyor, kanatlarda oynayan Osayi ve Ferdi de sahada gelgitler yaşıyordu.
Alışılmış hamleleri geldi (Faik Çetiner)
Devreyi yenik kapayan Fenerbahçe’de Jesus ikinci yarıya sarı kartlı Gustavo’yu alıp kurtarıcı (!) olarak Lincoln’ü sahaya sürüyordu. Halbuki kulübede maçın gidişatını değiştirecekler beceri dolu birçok ayak varken. İkinci bölümde, Arao yine defansa yardıma geldi, Fenerbahçe’nin ne oynadığı belli olmayan oyunu devam etti. Sonra mı? Jesus’un alışılmış son 20 dakika hamleleri geldi. Rossi, Batshuayi, Crespo’yu dışarı alıp, İrfan Can, Valencia ve Zajc’den medet umdu. Jesus’un oyuna müdahale edecek (B) planı olmayınca Galatasaray yüreğini sahaya koyarak çok önemli ve haklı bir galibiyet aldı.
Mert Hakan'a ne oluyor? (Faik Çetiner)
Maçta sonradan oyuna giren İrfan Can kırmızı kart gördü, anladık. Bu Mert Hakan’a ne oluyor. Kulübenin kabadayısı gibi, oynamadığı maçlarda bile neden kart görür? Neyse Jesus’la başladık, onunla bitirelim. Fenerbahçe’nin oyun planını ve sahada neler yapmak istediğini artık her rakip biliyor.Hocanın B ve Cplanları var mı, göreceğiz. Çünkü Fenerbahçe’deki son durum şu: JESUS, JESUS’A KARŞI.
Pozitif futbol (Tunç Kayacı)
Kadıköy’de beklentinin aksine oyunu istediği gibi yönlendiren ve rakibine karşı dominant bir Galatasaray izledik ilk yarıda. Oysa bu maça gelene kadar, futbollarına baktığımızda Fenerbahçe’nin baskılı oyunla rakibi sürklase eder düşüncesi hakimdi. Ancak ilk yarı itibarıyla gördük ki Okan Buruk, Fenerbahçe’nin savunma arkasına atılan toplardaki zaafını bilerek takımına bir oyun ezberletmiş. Özellikle orta alanda çabuk paslarla dikine oynayıp bol bol pozisyon buldu. Savunma hattı motivasyon açısından doğru hamlelerle Fenerbahçe’yi etkisiz hale getirdiler. Üstelik baskı yapması beklenen Fenerbahçe baskı yiyince hatalı pas oranı çok yüksekti. Sanırım Fenerbahçe’yi futbolcuların rakibin ofansif oyunu karşısında şaşkınlık yaşadılar ve oyun kurgularını ilk 45 dakikada oturtamadılar. Sadece Ferdi ile atak geliştirmek yetmezdi nitekim soyunma odasına önde giden Sarı-Kırmızılı ekip oldu.
Skoru değiştirme çabası! (Tunç Kayacı)
Okan Buruk ilk 11’i bence gerçekci duygusallıktan uzaktı. Barış Alper tercihi ilk yarı itibarıyla doğru tercih olarak gözüktü. Ancak takım olarak maça motiveydiler ve bol bol pozisyon bulup tek golle yetindiler. Fenerbahçe için 1-0 yenik devreyi kapatması bu futbola göre iyi sonuç. Galatasaray İçin oynanan futbola göre ilk yarıda 3 puanı cebine koyacak skoru bulması mümkündü. İkinci yarı Jesus aksayan Gustavo’yu çıkartıp yerine Lincoln’ü alarak 4'lü defansa döndü. Özellikle ev sahibi ekibin orta alandaki kozu Crespo oynamak yerine düşmeyi tercih etmesi faul peşinde koşması takıma adına bir eksiydi. Nitekim ilerleyen dakikalarda Jesus değiştirmek zorunda kaldı. Son 20 dakikada kartlı oyuncular ve yorgunluklar göz önüne alınarak yapılan değişiklikler gördük. Fenerbahçe’de 3'lü hamlesi Jesus’un skoru değiştirme çabasıydı. Skordan bağımsız maça baktığımızda Okan Buruk orta alandaki enerji dengesini Berkan ile üstün hale getirdi. Risk alan Fenerbahçe karşısında Galatasaray pozisyon bulmaya devam etti.
Tebrikler Okan hoca (Tunç Kayacı)
İcardi oyuna girer girmez Kerem’e asistini klas bir pasla yaparak farkı takımı adına 2’ye çıkarttı. İrfan anlamsız şiddetli şarjı takımını 10’kişi kalmasına neden oldu. Böyle bir derbide skoru değiştirecek bir isim olarak böyle bir sorumsuzluk yapması kabul edilebilir bir şey değil. Gecenin özeti Kadıköy’e lider gelen Galatasaray pozitif futboluyla hak ettiği 3 puanla Florya’ya döndü. Bir tebrikte Okan Buruk’a taktik olarak takımını çok iyi hazırlamış ve bunu da uygulatmada kusursuz bir yönetim gösterdi...
Buruk'un zaferi (Serkan Akcan)
Okan Buruk’un, Icardi dahil tüm santrforlarını kulübede tutup Barış Alper Yılmaz ve Mertens’in en önde konumlandığı santrforsuz planı beklentilerin çok ötesinde işe yaradı. Fenerbahçe’nin üç ağır stoperine karşı 4 hızlı forvetle yerden ve savunma arkasına hücum etmek Okan Buruk’un Jesus’a attığı en büyük farktı. Bu sayede merkezde Oliviera akıl dolu pasları ve duran top setindeki golüyle kusursuza yakın bir performans gösterdi, Barış Alper Yılmaz ise savunma arkası koşularla Fenerbahçe’yi geri itti. Hatta Barış, merkezdeki Henrique’nin üzerinden hücum etmeyi sık sık deneyerek önce rakibine sarı kartlık bir faul yaptırdı, peşinden Fenerbahçe savunmasını diken üstünde tuttu.
Planı bozan hamleler (Serkan Akcan)
İlk yarıda Barış, Oliviera, Mertens ve Muslera çok iyi performanslara çıkarken Jorge Jesus koca bir ilk yarıyı 3’lü savunma tercihiyle çöpe attı. Aslında Henrique erken sarı kartla hocasını hatadan dönmesi için uyardı sayılır ama Jesus büyük bir riskle devre bitimine kadar planında ısrarcı oldu. Soyunma odası çıkışında Henrique-Lincoln değişimiyle Lincoln sola, Rossi sağa geçti ve Fenerbahçe 4-4-2 ile başladı ikinci yarıya. Peşinden üç değişiklik daha geldi. Ne var ki, Buruk’un tek bir Icardi hamlesi Jesus’un tüm planını tuzla buz etti. 3'lüyle devam mı edecek! Sezon başlangıcına bakarak Jesus’un derbi galibiyeti göremeden ilk yarıyı tamamladığını görmek şaşırtıcı gelebilir. Ama bunu tamamen Portekizli hocanın tercihleri belirledi. Ligde 4’lü savunmayla ritim yakaladığı maçların ardından Beşiktaş, Trabzon ve Galatasaray’a karşı 3’lüyle çıkmanın işe yaramadığını anlaması için Jesus’un daha kaç tane derbi feda etmesi gerekecek acaba?
Kadıköy yıkıldı (Mehmet Ali Sabuncu)
Türk futbolunun iki devi... Futbol tarihimizin iki ezeli rakibinin buluşma yeri Kadıköy’dü. Fenerbahçe rakibini kapalı gişe karşıladı. Gelelim maçın önemli anlarına; 2. dakikada Rossi vurdu, top Berkan’dan döndü. 9. dakikada yine Rossi ceza alanına sokuldu, vuruşunda Boey golü çıkardı. 17’de Rossi yine kaçırdı. 28’de Barış Alper kale önünde topu havaya dikti. 32’de Oliviera gelişine vurdu, durum 1-0 oldu.
36’da Batshuayi çaprazdan vurdu, Muslera golü çıkardı. Pozisyonun devamında Arao vurdu, Muslera yine kurtardı. 41’de Arao bu kez dönerek vurdu, top auta gitti. Devre 1-0 bitti. 46’da Barış Alper şutladı, Altay ikiyi çıkardı. 53’te Crespo denedi, olmadı. 66’da Mertens, kaleci Altay’ı geçemedi. 78’de Kerem durumu 2-0 yaptı. 90+10’da Serdar Aziz’in hatasından yararlanan Icardi maçı bitirdi: 0-3. Kadıköy sustu. Derbiyi hak ederek, oynayarak, bilerek, isteyerek Galatasaray kazandı...
Yoruma gerek yok! (Mehmet Ali Sabuncu)
Sonuçta iyi oynayan kazandı, hak eden kazandı... Ortada daha kazanılmamış 57 puan var, ne çok üzülün ne de çok sevinin. Seyrantepe’deki maç işi çözer ama daha çok var. Eyyy Fenerbahçe Yönetimi... Yanına komedyen ve tvci alıp, futbolu bilenleri arkaya bırakırsan, daha çok hezimete uğrarsın. Futbolda ticaret yok, futbolu bilenle transfer yapıp, oynayan oynatan var. Bu da Fenerbahçe Yönetimi’ne... Hadi çıkın hakemi yalanlayın..
Kadıköy hatırası! (Oğuz Dizer)
Galatasaray adına sorumluluğu üstlendiği günden itibaren, acımasızca eleştirilen Okan Buruk idi değilmi? Yere göğe konulamayan da Jesus! Bilumum mandepsi, oyun, plan, negatif programa yeltenen leşkerler; Fenerbahçeliler ve Ail Koç’tan beter burulmadıysa, şahsım hiçbir şeyden anlamıyor ve olan biteni zerre hissetmiyor demektir. Bravo Okan Buruk, sana inananların hiçbiri değil buruk, mutlu hem de çok mutlu. Galatasaray teknik direktörü oyun kurgusu ve santrafor hele hele Berkan tercihiyle, sahaya çıktığı anda; Aslanlar camiasına müsabakanın ne şekilde biteceği konusunda muazzam ümit, elbette pozitif enerji enjekte etti. Jesus planlarını da sürklase etti! Buruk projeleri neticesi, Fenerbahçe’nin buharlı trenden farksız savunması; Alper, Rashica, Kerem, Oliveira, Mertens gibi ustalar karşısında kaleci Altay’ı liberodan beter oyuna katmak zorunda kaldı.
Konsantrasyon, akıl, disiplin (Oğuz Dizer)
Berkan öncülüğünde Dubois, Abdülkerim, Nelsson, Boey ve efsane Muslera 3 golle net olarak tescillenen liderlikle ‘Zafere Doğru‘ mesajını cümle aleme kabul ettirdi. Konsantrasyon, akıl, disiplin ve beceri posteri... İcardi içinse bir gol, bir asistlik katkısı için ‘Helal olsun Made in Arjantina’ diyorum. Durmak yok, devam Aslan... Kadıköy hatırası!