Çok konuşulacak sözler: Fenerbahçe ile Beşiktaş arasındaki fark başkanlar...
Süper Lig'de sezon büyük umutlarla başlayan Fenerbahçe ve Beşiktaş oldukça kötü günler geçiriyor. İki İstanbul devinin de oldukça benzer süreçler yaşadığına dikkat çeken Milliyet Gazetesi'nin usta yazarı Ercan Güven, bugün kaleme aldığı 'Fenerbahçe’nin yapamayıp Beşiktaş’ın yaptığı!..' yazısında ezeli rakipler arasındaki farklılık ve benzerlikleri değerlendirdi. İşte o yazı...
Sezon başında yapılan transferle lige iddialı bir başlangıç yapan Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın yaşadığı kötü süreci Milliyet Gazetesi yazarı Ercan Güven bugünkü yazısında kaleme aldı.
Aynı umutların aynı hızla yitimi ardından, aynı hayal kırıklıkları ve aynı kurtulma çabaları, Fenerbahçe ile Beşiktaş’ı “kader arkadaşı” olmanın ötesinde, bu sezonun ikiz kardeşleri yapıyor sanki!.. İstanbul’daki futbol depreminde ağır hasar aldılar ve dubleks enkazdan çıkmaya çalışıyorlar şimdi. Oysa, ne büyük hayallerle kesmişlerdi kurdeleyi!
Fenerbahçe 4+3 yıllık şampiyonluk hasretine son verecek, Beşiktaş hem şampiyon olacak hem de yükselişini Avrupa’da sürdürecekti. Biri Süper Lig için gereken yıldızları topladı Kadıköy’e…Üzerine çilek yerine Mesut Özil’i koydu. Diğeri, Şampiyonlar Ligi’ni bile sırtlayacak küresel futbol yıldızları aldı bütçesine göre. Pjanic ile kendini aştı. Her şey tamamdı…
Lakin hayaller güzel, gerçekler acıydı. Bitirim jargonuna göre üst üste “dubara attı” ikisi de! Kaderleri fotokopi makinasından çıkmıştı sanki! Beşiktaş’ın Avrupa planına eloğlu izin vermezken, Trabzonspor, hem Fenerbahçe’nin hem Beşiktaş’ın şampiyonluk hevesini daha sezon yarılanmadan kursaklarında bıraktı. Hocalar safra, yıldızlar israf haline geldi.
Trabzonspor uzar ara diye sadece Karadeniz Fırtınası’nın sıra dışı performansına bağlanamaz Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın stereo arabesk nağmeleri… Trabzonspor ile aralarındaki Konyaspor’un, Alanayaspor’un, Adana Demirspor’un, hemen enselerindeki Hatayspor’un, Başakşehir’in emeğine haksızlık olur. Fenerbahçe ile Beşiktaş, kendileri etti kendileri buldu. İlk tepkileri yine ortaktı ve “teknik direktör infazıydı”!.. Pereira ile Sergen Yalçın mazi olurken, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın yeni hoca tercih refleksleri bile türdeşti: İkisi de “öz kaynaklarında” buldu sezonun kalanını teslim edecekleri teknik direktörü. Karaveli zaten aynı çatı altındaydı, Kartal manen hiç ayrılmamıştı ki Fenerbahçe’den.
Ve Fenerbahçe ile Beşiktaş’ın bu saatten sonra yapacağı da aynı: Eldeki futbolcuları kendi seviyelerine yükseltebilmek…Bir yastığa baş koyma heyecanını yitirmiş tuzu kuru çiftlerin nikah tazelemesi misali, bir tür transfer tazelemek.
Antalya’da Önder Karaveli’nin Teixeira’ya terapist özeniyle yaklaşıp Pjanic’e övgüler düzmesi, Batshuayi’ye “yüksel ki yerin bu değildir” mesajları vermesi bu yüzden… İsmail Kartal’ın Mesut Özil’i ticaretten koparıp futbola kazandırma uğraşı, Osayi’e rötuş yapma, Pelkas’ı eski haline döndürme çabası, İrfan Can’ı “sahadaki lider” olarak kucaklaması hep bu yüzden.
Peki, Fenerbahçe ile Beşiktaş’ın farkı nerede? Yönetimlerinde…Daha doğrusu başkanlarında. Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, gitmiş Antalya’ya… Teknik direktör Önder Karaveli’ye desteğini cümle aleme apaçık deklare edip “sana güveniyoruz, yolumuza seninle devam edeceğiz” demiş. Sonra geçmiş kamptaki futbolcuların karşısına… Herkesin işine konsantre olmasını istemiş. Çünkü “bu ligde her şey değişebilirmiş” Çebi’ye göre ve “pes etmemek” gerekirmiş.
Bu nedir?.. En kestirmeden; başkanlık ve liderlik dersi. “Bor’un Pazarı” geçmiş olsa bile “Beşiktaş Pazarında” başı dik dolaşabilmek için, gelecek sezon hikayelerini bir tarafa bırakıp, şimdi, şu andan itibaren kendisinden başlayarak herkesten terinin son damlasını istemek “hayal satmak” değil işinin gereğini yapmaktır. En azından “depremden” kurtardıklarını geleceğe taşıma çabasıdır.
Sayın Ahmet Nur Çebi’nin “devamına bakalım” deyip de ucunu bırakacağı sezonu yok demek ki… “Nasıl olsa yenisini alacağız” diye teknik direktörüne “sinek ikilisi” muamelesi yapmıyor! Onun elini zayıflatmıyor. Ne enerji ne futbolcu ne de hoca: hiçbirini israf etmiyor. Son düdük çalmadan mücadelenin bitmemesi gerektiğine inanıyor, inandırmaya çalışıyor.
İşte, Fenerbahçe Beşiktaş’tan tam da bu noktada ayrılıyor. Sayın Ali Koç’un “atalım, yenisini alalım” tavrıyla hiç uyuşmuyor Beşiktaş Başkanı’nın “onarım odaklı” kıymet bilir hali. Bir tarafta “Önder Karaveli sağlam dursun” diye Şenol Güneş gibi bir teknik direktör dosyasının kapağını bile aralamayan Beşiktaş… Diğer tarafta elini taşın altına koymuş İsmail Kartal’ı tepesinde sallanan Löw kılıcıyla eli kolu bağlanmış “sözü dinlenmeyecek hoca” kategorisine sokan Fenerbahçe.
Görev verdiği hocaya güvence vermeyen “yalan da olsa” güvenir gibi davranmayıp mesaisini bir sonraki hocayla görüşmelere harcayan Başkan, sezonu kapatmış besbelli. Peki Çebi öyle mi?
Parayı, pulu, transferi bilmem… Ama futbolun beyinden kalbe iz düşümü varsa ki, olduğu kesin… İstanbullu “ikiz büyükler” aynı kaderi paylaştığı sezonu nasıl bitirirse bitirsin, gün gelip yeniden başlarken Avrupa yakasını mesken tutmuş olan, Kadıköy’dekinden daha zinde, daha dolu, daha özgüvenli olacaktır kesin…