Red Bull Racing tarihi yeniden 2010'a döndürmek istiyor

Dünyanın en prestijli motor sporları organizasyonu Formula 1, 8-10 Ekim tarihleri arasında yeniden Türkiye’ye geliyor. İstanbul Park’ta gerçekleştirilecek yarış öncesi liderlik mücadelesinin iyice ısındığı Formula 1’de, Red Bull Racing 2010 yılında olduğu gibi bir şampiyonluk serisi başlatmak için çaba sarf ediyor. Türkiye GP’sine bir yarış kala Max Verstappen ile birlikte liderlik koltuğunda yer alan Red Bull Racing’in hikâyesini mercek altına aldık.

Red Bull Racing tarihi yeniden 2010'a döndürmek istiyor

Dünyanın en çok takip edilen motor sporları organizasyonu hiç kuşkusuz Formula 1. F1 dendiğinde de akla çok sayıda pilot ama belirli sayıda takım gelir. O takımlardan biri de elbette Red Bull Racing takımı. Formula 1 pistlerine kazandırdığı pilotlar, elde ettiği zaferler ve ulaşılan 4 şampiyonlukla Red Bull Racing, F1 tarihine izini bıraktı. Ve bunu çok kısa sürede hayata geçirdi. 2010-2013 arasını domine eden Red Bull Racing, 2021 itibarıyla yeni bir şampiyonluk serisi yaratmak istiyor. Peki Red Bull Racing’in zafere giden yolculuğu nasıl başladı? Takımın adı, bu kadar kısa sürede nasıl Formula 1 tarihine nasıl yazıldı? İşte her yönüyle Red Bull Racing’in başarıya giden hikayesi…

Haberin Devamı

Red Bull Racing, Formula 1’e dahil olduğunda gerek yatırımlarıyla gerek pilot yetiştirme havuzuyla çok kısa bir sürede ‘’yeni takım’’ bakışını tersine çevirdi. Tabii ki bu zaferler tesadüfen gelmedi. Planlı bir çalışmanın sonucunda Red Bull Racing, Formula 1’e damgasını vuran, sayısız yarış birinciliği ve 4 şampiyonluk kazanan en büyük üç takımdan birine dönüştü.

2004 yılında kurulan takımın başına görevini hala sürdüren Christian Horner getirildi. Pilot koltuğunda ise tecrübeli-genç dengesi korundu. Eski Mclaren pilotu David Coulthard tecrübeli pilot kontenjanını alırken, genç pilotlar Christian Klien ile Vitantonio Liuzzi, Coulthard’ı destekledi.

Red Bull Racing bu kadronun ilk meyvesini 2006 yılında topladı. Coulthard, Monaco’daki yarışta Red Bull Racing’i podyuma taşıdı. Bu podyum değişimin başlangıcı oldu. Bir sonraki sene Red Bull Racing, önemli bir adım atarak aracını Mark Webber’e teslim etti. Bu hamle de zafere giden yola yeni bir taş eklemiş oldu. Zira bu sayede Red Bull Racing, sezonu 5. sırada tamamladı. 2008’i bir duraklama dönemi olan geçiren takım için gerçek kırılma anı ise 2009 yılında gerçekleşti.

Haberin Devamı

2008 sezonunun sonunda emekliye ayrılan David Coulthard yerini takımın genç pilot yetiştirme programı Red Bull Junior Team’den yetişen Alman pilot Sebastian Vettel’e bıraktı. Direksiyonu emanet alan Vettel de gelecek dönemde adını şampiyonluklar tarihine yazan Red Bull Racing’in ilk başarılarında büyük rol oynadı. Genç pilot, Red Bull’a gelmeden önce Torro Rosso ile Monza’da tarihi bir zafer kazanmıştı. Daha fazlasını yapabileceğine olan inancı ile yola çıkan Vettel, takımın yeni aracı RB5 ile artık sadece yarışmıyor aynı zamanda da kazanıyordu. Sebastian Vettel 2009’da Çin GP’sini kazanarak takıma ilk yarış zaferini getirdi. Mark Webber de aynı yarışı 2. sırada tamamladı. Artık tüm ayarları yapılmış takım, 2010 yılındaki şampiyonluğu bekliyordu.

2010 yılında, yani kurulduktan sadece 5 sene sonra, Red Bull Racing şampiyonluk hedefine ulaştı. Sezonun başından sonuna kadar iki pilotun yakaladığı istikrarlı podyum dereceleri, takıma sezon sonunda ilk şampiyonluğunu getirdi. Pilotlar klasmanında şampiyonluğu Sebastian Vettel göğüslerken, en genç Formula 1 şampiyonu unvanına da ulaştı.

Haberin Devamı

2010 yılı Red Bull ve Vettel için gelecek 4 senenin ne kadar harika geçeceğinin bir göstergesiydi. Red Bull Racing takımı, 2010-2013 yılları arasında hem takımlar hem de pilotlar klasmanında şampiyonluğu kimselere kaptırmayarak, tam 4 sene üst üste şampiyon olmayı başardı.

Red Bull Racing tarihi yeniden 2010a döndürmek istiyor

2014 yılında Formula 1 yeni hibrit güç üniteleri ile yeni bir dönem başlatırken Red Bull Racing’in yeni aracı RB10 rakiplerine oranla biraz ağır kaldı. Buna karşın Webber’in yerine direksiyona oturan genç yıldız adayı Daniel Ricciardo takıma 3 yarış birinciliği getirmeyi başardı. Avustralyalı pilot, aynı zamanda sürücüler klasmanında 4 kere üst üste dünya şampiyonu olan takım arkadaşı Sebastian Vettel’i de geride bırakarak 3. sırada tamamladı.

2014 sezonu sonrası Red Bull Racing için geçiş dönemi başladı. Bir yılı aşkın süren dönem sonunda 2016 sezonunda Red Bull Racing takımı yeniden yükselişe geçti. Daniel Ricciardo’nun pilotlar sıralamasında 3. olduğu yılda; takım ise ikinci sırayı elde etme başarısı gösterdi. Bu yıl aynı zamanda Red Bull Racing’in ikinci yükseliş döneminin de başlangıcı oldu. Tabii ki bu başlangıca katkı veren en önemli isimlerden biri de yine pilot yetiştirme programından gelen Max Verstappen oldu. Max, henüz ilk yarışında Red Bull Racing aracını podyumun zirvesine taşıdı. İşte o andan itibaren herkesin kendisinden beklediği şampiyonluk unvanına ise adım adım gitmeye karar verdi. İspanya’da elde ettiği ilk yarış birinciliğinden bu yana Red Bull Racing’le hep yükselen bir grafik çizen Max Verstappen, 2021 yılında zirvede yer alıyor. Aralarında Türkiye GP’sinin de olduğu 8 yarışta koltuğunu kaptırmak istemeyen Verstappen, Red Bull Racing’i takım arkadaşı Sergio Perez’le birlikte zirveye taşımanın hesaplarını yapıyor.

Haberin Devamı

REKORLARIN TAKIMI

2019 yılında en hızlı pit stop rekorunu 3 kez kıran ve süreyi 1.82 saniyeye çeken Aston Martin Red Bull Racing, çıtayı uzay seviyesine taşımıştı. Formula 1 tarihinin en hızlı pit stop rekorunu elinde tutan Aston Martin Red Bull Racing Takımı, Rusya’nın başkenti Moskova’da bulunan Star City Uzay Tesisleri’nde geçen yıl 33 bin feet (yaklaşık 10 bin metre) yükseklikte ve yer çekimsiz ortamda gerçekleştirdikleri pit stopu 20 saniyenin altında tamamlamıştı. Takım aynı zamanda geçen sene Formula 1 Türkiye Grand Prix’si öncesinde 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde de bir pit stop yaparak kıtalar arası ilk pit stop’ı da hayata geçirmişti.

YORUM YAZ