Formula 1 - Fransa GP'si Değerlendirmesi

Formula 1 dünyasının duayen isimlerinden biri olan Fırat Keskin, büyük bir heyecana sahne olan Fransa GP'sini sizler için kaleme aldı.

Formula 1 - Fransa GP'si Değerlendirmesi

Fransa GP’si geçmişin aksine bizlere harika seyir zevki sundu. Yarıştan önce bu sezonun geçmiş sezonlardan farklı olabileceğini, “Geçmişten daha heyecanlı bir yarış bizleri bekliyor olabilir.” diye belirtmiştim. Bu beklentimin altında artık arabaların birbirini daha yakından takip edebiliyor oluşu vardı.

Haberin Devamı

Araçlar ilk sektörün virajlı kısımlarında birbirlerini yakından takip edebilecekleri için ikinci sektördeki uzun Mistral düzlüğünde geçişin geçmişe göre daha kolay olacağını düşünüyordum. Aynı şekilde son sektördeki virajlı kısımların çıkışındaki start düzlüğünde geçmişe göre daha çok geçiş olabileceğini tahmin ediyordum. Öyle de oldu. Yeni nesil araçlar bize farklı ve çok heyecanlı bir yarış sundu.

Şimdi soru cevaplarla yarıştaki diğer ayrıntıları anlamaya çalışalım.

Ferrari mi daha hızlıydı, yoksa Red Bull mu?

Ferrari sıralamalarda, Red Bull yarışta daha hızlıydı. Ferrari genetik olarak lastiklerini daha hızlı ısıtan bir araba. Bunun da meyvesini genellikle sıralamalarda topluyor. Bu hafta sonu da öyleydi. Ferrari sıralamaları bu özelliğiyle kazandı.

Haberin Devamı

Yarıştaysa Red Bull daha hızlıydı. Ancak Red Bull’un bir dezavantaja da sahip olduğu yarış sırasında ortaya çıktı. Red Bull’lar özellikle trafikte lastiklerini aşırı ısıtıp aşınmalarına neden oldu. Verstappen 11. turdan itibaren beklediği çekişi yakalayamadı ve geriye düştü. 10. turda 0,5 saniye olan Leclerc-Verstappen farkı, 15. Tura gelindiğinde 2 saniyeye çıkmıştı. O noktadan itibaren Ferrari lastik avantajıyla tur başına 0,3 saniye daha hızlıydı. Bunu gören Red Bull yönetimi hemen taktik hamlesini yaptı ve Verstappen’ı pite aldı.

Fransa’da undercut’ın gücü çok fazla. Eğer Ferrari, Red Bull’a hemen yanıt verip Leclerc’i hemen pite alsaydı dahi, Leclerc yarışa Verstappen’ın arkasında dönecekti. Bu nedenle Ferrari ilk bölümü uzatmayı seçti. Amaçları ilk bölümü uzatarak yarışın sonunda Leclerc’e daha yeni lastiklerle Verstappen’a saldırma fırsatı vermekti. Ancak Leclerc yaptığı hatayla tüm hafta sonu gösterdiği olağanüstü performansı çöpe attı.

Mercedes neden beklentilerin altında kaldı?

Sezon başında Toto ve ekibinin bir iddiası vardı. İddia şuydu: Eğer yunuslama ve tabanlama sorunlarını çözersek yarış kazanabilecek bir arabaya sahibiz. Ben biraz daha farklı düşünüyordum. Özellikle motor gücü ve arka süspansiyonlardaki çekiş anlamında Mercedes’in yetersiz olduğunu pek çok defa söyledim ve yazdım. Bu hafta sonu bir gerçeği hep birlikte gördük. Mercedes yunuslama ve tabanlama sorunlarını çözse bile şampiyonluk mücadelesi verebilecek bir araba değil. Bu hafta sonu sezon başından beri yazdığım iki konu net bir şekilde teyit edilmiş oldu: İlki motorun zayıflığı. İkincisiyse aracın yüksek sürüklenme değerleri.

Haberin Devamı

Motor zayıf. Bunu ivmelenme bölgelerinde görmek mümkündü. Yarıştan sonra Lewis, “Güvenlik aracından sonra düzlüklerde bir süre Verstappen’ın hava koridorundan faydalanmaya çalıştım. Ama hava koridoruna rağmen Verstappen düzlüklerde farkı açıyordu. Bunu görmek inanılmazdı.” dedi. Hamilton’ın bahsettiği noktada hava koridoru etkisinin Mercedes’in yüksek sürüklenme değerlerini kısmen dengelediğini düşünelim. Buna rağmen Verstappen’ın düzlükte farkı açması motorun zayıflığını gösteriyor.

Öte yandan araba yeterli yere basma kuvvetini de üretmiyor. Bunu da birinci sektörün sonundaki virajlı kısımlarda ve üçüncü sektördeki derecelerden anlayabiliyoruz. Ferrari her iki bölgede de belirgin şekilde güçlüydü. Bunun nedeni Ferrari’nin daha büyük yere basma kuvveti üretmesiydi.

Haberin Devamı

Sonuç olarak Mercedes Fransa’da beklediğini bulamadı. Düz asfalt nedeniyle arabayı alçak ayarlayabilmelerine, ideal aerodinamik pencereye yakın sürebilmelerine rağmen galibiyete yaklaşamadılar bile. W13 şampiyon bir araba olmaktan uzak görünüyor. En azından şimdilik. Son şansları Macaristan’da gelecek büyük güncelleme paketi olabilir.

Sainz neden pit yaptı?

Carlos Sainz, Verstappen ve Hamilton ile birlikte haftanın hatasız pilotlarındandı. Ancak geçen yarıştaki motor hasarı nedeniyle sıralama cezası alarak son sıralardan yarışa başladığı için galibiyet şansı yoktu. Yine de güvenlik aracı onu podyuma taşıyabilirdi.

Fakat önce pit sırasında sıkışan bijon tabancası, sonra kendi aceleciliği, en sonda da yanlış pit stratejisi onu podyumdan uzaklaştırdı. Sainz’ın güvenlik aracında yaptığı pit sıkışan bijon tabancası nedeniyle 8,6 saniye sürdü. Uzun bekleme süresinin öfkesiyle Sainz gaza basarak pit yolunda olan Albon’un önüne tehlikeli bir şekilde çıktı. Oysa ki Sainz’ın pit stop’ı tamamlandığında hemen gözünün önündeki ışık kırmızıydı. Kırmızı ışık, pit yolunda yaklaşmakta olan bir araca ve beklemesi gerektiğine işaret ediyordu. Işığın yeşile dönmesini beklemeliydi. Beklemedi, sonucunda da 5 saniye ceza aldı.

Haberin Devamı

Ama onu podyumdan asıl uzaklaştıran yarışta 3. sıradayken ve yarışın bitmesine sadece 11 tur kala yaptığı pit stop’tı. Yarıştan sonra takımdan yapılan açıklamada Sainz’ın lastiklerinin dayanmayacağı, bu nedenle de pit yapıldığı açıklandı. Sainz’ın lastiklerinin zaten düşmeye başladığı da söylendi.

Görüntü bence farklıydı. Sainz, Perez’i geçtikten sonra 1 tur içinde Perez’e 2 saniye fark açmıştı ki pite çağrıldı. Yani Sainz Perez’den hızlı olduğu süreçte pite çağrıldı. Hatta Sainz Perez’i geçtikten sonra Russell da Perez’e baskı yapmaya başlamıştı. Perez bu ikili mücadeleyle de zaman kaybedecek gibi görünüyordu. Tüm bu verileri bir araya getirdiğimizde Ferrari’nin pit kararının yanlış olduğu görülüyor.

Bu konuda yarıştan sonra sorulan soru üzerine açıklama yapan bir Mercedes mühendisi, “Sainz’ın lastikleri aşınsa bile son 10 turda bir pit süresi kadar (31 saniye) zaman kaybetmezdi.” dedi. Ben de bu konuda hemfikirim.

Alonso’nun bahsettiği taraftar sorunsalı…

Geçtiğimiz sezonlarda Formula 1’i yorumlarken bir noktaya dikkat çekmeye çalışmıştım. Durumu şöyle ifade etmiştim: “Drive to Survive dizisi sayesinde Formula 1’in popülerliği arttı. Ama bu dizi sayesinde aramıza katılan kitle bu sporu aynı DTS’nin işlediği gibi yüzeysel takip ediyor. Kuralları okuyarak sporun felsefesini anlamaktan uzaklar. Özellikle geçiş nedir, nasıl yapılır, gri bölge nedir, kural ihlali nedir, bir yarış hafta sonu yayınlanan dokümanlar nelerdir ve yarış hafta sonuna nasıl hazırlanılır gibi pek çok parametreyi görmezden geliyorlar.”

Belki sporu izlemeye çalışan genç nesil bu sözlerimi haksız bulmuştu. Ama aslında amacım bu kitleyi uzaklaştırmaktan ziyade biraz da yol göstermeye çalışmaktı. Fransa GP’si hafta sonunda Alonso’nun sözleri de sanki söylemeye çalıştıklarımı doğrular gibiydi. Fernando Alonso şunları söyledi: “Şimdi sahip olduğumuz taraftarlar, yeni taraftarlar var – ve onlara saygıda kusur etmek istemem – ama Formula 1 hakkında pek bir şey bilmiyorlar.

Daha çok futbol tarzı taraftar kitlesi onlar, sadece sonuçlara bakıyorlar, onların gözünde kazanan en iyi işi çıkarıyordur. Sonuncu olansa Formula 1 seviyesinde pilot değildir gibi düşünüyorlar.

Arabaların performansından ve senin ihtiyacın olan paketten çok anlamıyorlar. Yani insanların senin hakkında ne hissettiğine dair daha çok bir roller coaster türünden bir duyguyu, algıyı yaşıyorsun. Bir hafta sonunda iyi olduğunda tanrı muamelesi görüyorsun. Kötü bir hafta sonundaysa ya çok yaşlı ya da çok genç olarak değerlendiriliyorsun.

Bu, artık doğru bir Formula 1 kültürü değil.”

Alonso’nun bu sözlerinin üzerine bir şey söylemeye gerek yok sanırım.

YORUM YAZ