Fenerbahçe isyan etti!
Fenerbahçe Yönetimi CAS'a yaptığı itiraz başvurusunda; UEFA'ya polis fezlekesini gönderen Ebru Köksal'a, tüm iddianamesini buna dayandıran ve 3 kurula 3 farklı liste veren müfettiş Palacios'a, UEFA'da yapılanlara sessiz kalmakla itham ettikleri Şenes Erzik ile Etik Kurulu üyelerine ve “Yıldırım cezalandırılacak” dediğini iddia ettikleri Lutfi Arıboğan'a ateş püskürdü.
5 Mayıs 2011'de, 3 Temmuz 2011'i bilecektiniz!
UEFA Disiplin Komitesi’nin “Bize yalan taahhütte bulundunuz. Bu nedenle sizi cezalandırıyoruz” dediğini ifade eden Fenerbahçe yöneticileri, bu konuda da bir ‘skandal’ yaşandığını iddia etti. UEFA’ya 5 Mayıs 2011 tarihinde taahhütname geçtiklerini ifade eden Sarı-Lacivertliler; 3 Temmuz 2011’de başlayan Şike ve Teşvik Operasyonu’na neden yer vermedikleri suçlamasıyla karşılaşmış. “3 ay sonraki gelişmeleri nasıl yazabiliriz ki” savunmasına verilen yanıtı da şöyle anlatıyor Fenerbahçe yöneticileri ve ekliyor: “Bilecektiniz... Bu da gösteriyor ki, hem Disiplin Komitesi hem de Tahkim Kurulu, Palacios’un Türkiye’den gönderilen ‘polis fezlekesi’ne dayanarak hazırladığı rapor nedeniyle tamamen ön yargılı davrandılar. 5 Mayıs’tan sonra oynadığımız Ankaragücü, Gençlerbirliği ve Sivasspor maçlarının incelenmeye alındığını ve bu maçlardan suçlandığımızı, fakat 5 Mayıs’ta bu konuda kendilerine bilgi vermediğimizi, hatta sakladığımızı söylüyorlar.” Tarih konusundaki bu sıkıntıyı bir türlü izah edemeyen Sarı-Lacivertliler, bu kez başka bir anlatım yolu deniyor. UEFA yetkililerine şu soruluyor: “Bize, 3 Temmuz’da yaşanacakları 5 Mayıs’ta size neden bildirmediğimizi soruyorsunuz. Hadi diyelim ki, sizden sakladık, kabul, suçluyuz. Tamam ama, 5 Mayıs’ta Trabzonspor da size aynı taahhütnameyi verdi. Fakat Trabzonspor’un da başkanı ve yöneticileri, Şike ve Teşvik Operasyonu’nda yargılandı. Onlar da hâlâ Yargıtay’da... Bizi suçluyorsunuz, Avrupa’dan men ediyorsunuz; onları neden suçlamıyor ve bizimle aynı davada yargılanmalarına karşın bizim yerimize Avrupa kupalarına alıyorsunuz? Bu durumda onlar da 5 Mayıs’ta yalan beyan vermiş olmuyor mu?” Burada bir kez daha 16 Şubat 2012 tarihi gündeme geliyor. Çünkü UEFA’ya Ebru Köksal imzasıyla gönderilen o ‘polis fezlekesi’nde Trabzonspor’un adı geçmemektedir.
Aziz Yıldırım: Erzik istifa etmeli
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım da Fenerbahçe Yönetimi Bilgilendirme Toplantısı’nda kısa bir süre bizimle birlikte oluyor. Başkan öfkeli: “Şenes Erzik nerede? UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik nerede? İki Türk kulübüne karşı bunlar yapılırken Şenes Erzik nerede? Türkiye’de yargılanmadığımız maçlardan, UEFA’da yargılanıyoruz. Bu nasıl mümkün olabilir? Bize yapılan haksızlıklar bu kadar büyümüşken Şenes Erzik nerede? Şimdi herkes ‘Madem haklıydınız, neden CAS’tan davayı çektiniz’ diyor. CAS davasını neden çektik? Bu soruyu bana değil; Şenes Erzik’e sorun. Şenes Erzik, Yıldırım Demirören ve Michel Platini arasındaki o görüşmede neler konuşulmuş, hangi vaatler masaya konmuş. Tüm bunları Şenes Erzik açıklamalı. Biz aptal mıydık? Elbette hayır, fakat o kadar büyük bir baskı yedik ki, CAS’tan davayı çekmek zorunda kaldık. Şenes Erzik artık konuşmalı, çıkıp bu soruyu yanıtlamalı, o görüşmeyi açıklamalı. Ya bunları yapsın ya da istifa etsin. Çünkü Nyon’daki o duvara resmini asmışlar, çok güzel, ama böyle durumlarda da biraz Türk kulüplerinin yanında olsun. Neredesin? Memleketin hakkını neden savunmuyorsun?”
Aziz Yıldırım’a, “Etik Kurulu’nun Beşiktaş lehine tanıklık etmesi etik mi” diye sorduk, yanıtladı: “Beşiktaş bu ülkenin bir kulübü... Onların yararına olacaksa, elbette gidip tanıklık etsinler. Biz bundan rahatsızlık duyar mıyız?” Gelinen noktayı da şöyle özetliyor başkan: “Bakın, kimse farkında değil, fakat işler kontrolden çıkıyor. Çok zarar gelecek başımıza. Statlarda çok acı şeyler yaşanacak. Herkes sadece ortamı geriyor. Yapmayalım, yapmayın. Artık Türkiye’nin, hepimizin bir karar vermesi lazım.”
Büyük iddia
Fenerbahçe yöneticilerinin bir de büyük iddiası var... İspanyol müfettiş Palacios’un tüm raporlarını Türkçe klavyeyle yazdığı iddia ediliyor. Peki bu ne demek? Bilindiği gibi ç, ş, ü, ğ gibi Türkçe karakterler; İngilizce’de yer almıyor. Fakat Palacios’un hazırladığı raporda bu karakterlerin varolduğu gözleniyor. Sarı-Lacivertliler; “Bu durumda Palacios ya bazı Türkler’den destek alıyor ya da bu raporlar Türkiye’de yazılıyor.” Hatta bu konuda kendilerine bazı iddiaların ulaştığını, Gümüşsuyu’ndaki bir avukatlık bürosu hakkında araştırma yaptıklarını söylüyorlar.
Fatih Akbaba'dan bomba
Fenerbahçe’nin davetiyle Nyon’daki savunmaya giden Fatih Akbaba da burada bomba bir iddia ortaya atmış. Akbaba: “Emniyetten bazı kişiler bana ‘Aziz Yıldırım’dan 300 milyar alıp Mecnun Odyakmaz’a verdim dersen serbest kalırsın’ dediler. Fakat ben, bunu kabul etmedim. Çünkü böyle bir şey olmadı dedim. Ardından 4 gün karakolda yattım.”
Oteli basan kim: Arıboğan
İkinci Etik Kurulu, çalışmalarını tamamlamak ve kararını vermek üzere bir otele kapanır. Otelin bir katı tamamen Etik Kurulu üyelerine ayrılır ve beklenen gün gelir çatar. İkinci Etik Kurulu, ilkinin aksine Aziz Yıldırım’ı aklar. Bu gelişme üzerine yaşananları, Fenerbahçeli yöneticinin ağzından yazıyoruz: “Türk futbolundaki etkin bir şahıs, eşini de yanına alarak otele geliyor. Etik Kurulu üyelerinin bulunduğu kata çıkmak istiyor ve bas bas bağırıyor: ‘Büyüklerimiz Aziz Yıldırım cezalandırılacak demedi mi? Siz ne yapıyorsunuz, neden bu cezayı vermiyorsunuz...’ Böyle bir şey nasıl olur?” “Bu şahıs kim” diye soracak oluyoruz, bir başka Fenerbahçeli yönetici yanıtlıyor: “Lutfi Arıboğan elbette... Biz bunu söylüyoruz, kendisinden de bir açıklama bekliyoruz...”
Neden hep Fenerbahçe
Aziz Yıldırım’ın bir başka isyanı daha var. “Ben hep söylüyorum, şu yıl şu kadar, bu yıl bu kadar vergi ödedik. Diğer kulüpler de açıklasın diyorum. Kimseden ses çıkmıyor. Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) sesleniyorum, usulsüzlük yapılıyor, bakın, bir şey olmuyor. Hal böyleyken, Mali Suçları Araştırma Kurumu (MASAK) yine bize geliyor. Şimdi de 2007’den bu yana bizi inceleyeceklerini söylüyorlar. Elbette incelesinler, burada sıkıntı yok. Fakat neden hep biz? Neden sadece Fenerbahçe?”
Raporlar hata dolu
Palacios’un hazırladığı raporlarda yapılan hatalar dikkat çekici...
* Mesela, Şekip Mosturoğlu tam 4 kez hem UEFA’ya hem de Palacios’a Fenerbahçe Kulübü’ndeki görev tanımını yapmış. Şekip Mosturoğlu Asbaşkan olduğunu yazmasına karşın, son raporlarda da yine ‘Fenerbahçe İkinci Başkanı’ olarak yer almış.
* Raporun 5. sayfasında Aziz Yıldırım için şu ifade yer almış: “Türkiye’de ömür boyu futboldan men cezası almıştır.” Bilindiği gibi sportif yargılamada (PFDK) Aziz Yıldırım’a hiçbir ceza verilmediği gibi, adli yargılamada da Yargıtay süreci bekleniyor.
* Aziz Yıldırım’ın Gençlerbirliği-Fenerbahçe maçına etki ettiğini ileri süren Palacios, bu iddiasını Aziz Yıldırım ile Doğan Ercan arasındaki görüşmeye bağlıyor. Fakat ‘polis fezlekesi’nde yer alan bu bilgi hatalı. Çünkü o tapelerdeki görüşmelerde telefonun bir ucunda Aziz Yıldırım, diğerinde ise Doğan Yeşil var. Peki Doğan Yeşil kim? Fenerbahçe Denetleme Kurulu Başkanı...
İspanyol müfettişten 3 kurula 3 ayrı liste
1- İspanyol müfettiş Palacios’un hazırladığı ilk raporda Fenerbahçe’nin suçlandığı 5 maç vardı.
Bu maçlar şöyle:
Fenerbahçe-İstanbul BŞB
Sivasspor-Fenerbahçe
Fenerbahçe-Ankaragücü
KDÇ Karabükspor-Fenerbahçe
Gençlerbirliği-Fenerbahçe
2- Disiplin Kurulu’nun yaptığı değerlendirmede, bu sayı 4’e indi. Palacios, KDÇ Karabükspor-Fenerbahçe maçını yok saydı. Bu konudaki gerekçe ilginçti! Çünkü bu maçla ilgili en önemli done; Fenerbahçe’nin Emenike transferiydi. Fakat bu maç değerlendirmeye alınsa; Bayern Münih’in Götze transferi de tartışmaya alınacak ve hatta Bayern Münih ile Borussia Dortmund ve Götze de benzer bir yargılama sürecine takılacaktı. İşte bu yüzden KDÇ Karabükspor-Fenerbahçe maçı bir anda aklandı.
3- Tahkim Kurulu toplantısında ise çok şaşırtan bir gelişme yaşandı. Disiplin Kurulu’na ilettiği raporda yok saydığı
KDÇ Karabükspor maçını Tahkim’e taşıyan Palacios, ayrıca Fenerbahçe’nin 3 maçla daha suçlanmasını talep etti, böylece maç sayısını 8’e çıkardı. Eklenen maçlar şöyle:
KDÇ Karabükspor-Fenerbahçe
Trabzonspor-İstanbul BŞB
Trabzonspor-Bursaspor
Eskişehirspor-Trabzonspor
Fenerbahçe Kulübü, Disiplin Kurulu 2+1 yıl men cezasını açıkladıktan sonra Tahkim Kurulu için çalışmalarına başlar. Doğal olarak, 4 maç üzerinden hazırlıklar yapılır. Fakat Tahkim toplantısından sadece 12 saat önce, İspanyol müfettiş Palacios,
ek raporlarla gelir. Bu raporların tam 900 sayfadan oluşan bir dosya olduğunu, içeriğinde ise yine ‘polis fezlekesi’nden alıntılar olduğu öğrenilir. Fenerbahçe heyeti, maç sayısının bir anda 8’e çıkması nedeniyle kuruldan ek süre ister. Hem bu maçlar için yeni bir hazırlık hem de bu maçlarla ilgili suçlanan şahısların Nyon’a getirilmesi için girişimlere başlanır. Fakat Tahkim, ek süre vermez.
Burada da Fenerbahçe Yönetimi’nin isyanı var:
1- Tahkim Kurulu Üyeleri, bir gecede 900 sayfalık eki nasıl okur, nasıl anlar ve nasıl karar verir?
2- İspanyol müfettiş, maç sayısını 4’ten 8’e çıkartırken bizden ek savunma istemeliydi. Müfettiş ek savunma istemediği gibi, Tahkim de ek süreyi nasıl vermez?
3- Bir maç Disiplin Kurulu’nda çıkartılıp, Tahkim Kurulu’nda nasıl yeniden dosyaya girer?
4- 4 maçla ilgili bizi suçlayıp 2+1 maç ceza verenler, maç sayısı 8’e çıktığı halde cezayı neden 2’ye indirdiler?
5- Başkanımız Aziz Yıldırım; Trabzonspor-Bursaspor maçıyla suçlanıyor. İspanyol müfettiş Palacios’un ‘işte belge’ dediği tapede; Aziz Yıldırım ile Ali Yıldırım’ın konuşması var. Bu konuşma, Aziz Yıldırım’ın anjiyosu sonrasında Ali Yıldırım’ın ‘geçmiş olsun’ dileğinden oluşuyor. Ve bu maçla ilgili yapılan suçlamaya tek delil olarak da işte bu konuşma gösteriliyor. Neden?
UEFA’ya polis fezlekesini Ebru Köksal göndermiş
UEFA Disiplin Komitesi ve UEFA Tahkim Kurulu raporlarında dikkat çeken bir unsur var. O da, her iki kurulun kararlarının da ‘polis fezlekesi’ ile başlaması... Oysa ki hukuki açıdan sakıncalı bir durum bu... Çünkü ‘polis fezlekesi’; emniyet ile savcı arasındaki iç yazışmalardan oluşur. Savcı, emniyetten aldığı bilgileri, kanıtlarla destekler ve bir iddianame hazırlar. Bu hazırlık yapılırken de savcı, uygun bulduğu doneleri alır iddianameye koyar, uygun bulmadığı veya gereksiz gördüğü doneleri ise yok sayar.
Bu iddianame hazırlandıktan sonra da ‘polis fezlekesi’ hükmünü yitirir. Çünkü artık, mahkemelerin, yani hakim, savcı ve avukatların önünde ‘iddianame’ vardır. Fakat UEFA Disiplin Kurulu ve UEFA Tahkim Kurulu kararlarının savcının hazırladığı ‘iddianame’ değil, ‘polis fezlekesi’yle başlaması dikkat çekici...
Peki, UEFA’nın kurulları neden ‘polis fezlekesi’ne göre hareket etti. İşte bu sorunun cevabını araştırırken, tarihi bir sıralama yapmakta fayda var.
14 Haziran 2011: Mahmut Özgener, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı görevini bıraktığını açıkladı.
29 Haziran 2011: Mehmet Ali Aydınlar, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı’na seçildi.
3 Temmuz 2011: Şike ve Teşvik Operasyonu için start verildi, gözaltılar başladı.
31 Ocak 2012: Mehmet Ali Aydınlar, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı görevini bıraktı.
26 Şubat 2012: Yıldırım Demirören, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı’na seçildi.
Bu tarihleri biraz açalım.
Mehmet Ali Aydınlar, başkan seçildikten sadece 4 gün sonra adeta bombayı kucağında buldu. Yaklaşık 6 aylık başkanlık sürecinde sıkıntılı günler yaşadı. 31 Ocak 2012’de görevini bırakırken, Başkan Yardımcısı Göksel Gümüşdağ ve Genel Sekreter Lutfi Arıboğan da istifa etti. Kongreye kadar olan 26 günlük süreçte Hüsnü Güreli vekaleten başkanlık yaptı. Bu dönemde Ebru Köksal Genel Sekreter’di, İlhan Helvacı ise Hukuk Kurulu Başkanı... Fenerbahçe Kulübü’nün Bilgilendirme Toplantısı’nda işte bu 26 günlük süreçte yaşananlar çok konuşuldu. İsterseniz bazı tarihleri ve yaşananları verelim.
14 Şubat 2012: Silivri’de iddianame okunmaya başlandı.
16 Şubat 2012: Silivri’de iddianame okunurken; Türkiye Futbol Federasyonu’ndan UEFA’ya ‘polis fezlekesi’ ve ‘1. Etik Kurulu raporu’ gönderildi.
Bu tarihleri de biraz açalım.
Biraz önce bahsettiğimiz gibi, ‘iddianame’ hazırlandıktan sonra ‘polis fezlekesi’ hükmünü yitirir. Burada sorulması gereken soru şu: 14 Şubat’ta iddianame okunmaya başlanmışken; TFF Başkanı’nın olmadığı, yönetimin vekaleten varolduğu bu süreçte, UEFA’ya ‘polis fezlekesi’ neden ve kim tarafından gönderildi. Çünkü aylar hatta yıllar sonrasına geldiğimizde, yani bugünlerde görüyoruz ki, İspanyol müfettişin hazırladığı raporlarda da, UEFA Disiplin Kurulu ve UEFA Tahkim Kurulu’nun kararlarında da ‘iddianame’ değil, ‘poliz fezlekesi’nden bahsediliyor.
Bir dikkat çekici nokta da şu: UEFA’ya ‘polis fezlekesi’ ve ‘1. Etik Kurulu’ raporunu gönderen kişi, o dönem Lutfi Arıboğan’ın yerine vekaleten Genel Sekreter olarak görev yapan Ebru Köksal...
Fenerbahçe Yönetimi’nin dikkat çektiği nokta ise şöyle: 3 Temmuz sürecinde Fenerbahçe Spor Kulübü ile aralarında gerilim yaşanan ve Fenerbahçe camiası tarafından ilk UEFA Müfettişi Pierre Cornu’ya bilgi sızdırdığı ileri sürülen isimler şu an nerede?
Lutfi Arıboğan: Galatasaray Sportif AŞ Genel Müdürü
Ebru Köksal: Galatasaray Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi
İlhan Helvacı: Galatasaray Sportif AŞ Yönetim Kurulu Üyesi
Fenerbahçeli yöneticiler, “Polis fezlekesi ve 1. Etik
Kurulu raporunun tamamı UEFA’ya gönderilmiş.
Fakat 2. Etik Kurulu raporundan sadece 4-5 sayfa UEFA’ya iletilmiş. Bizim savunmalarımızdan ise tek satır bile yok” diyor.
Müfettişten çıt yok
UEFA Disiplin Komitesi ve UEFA Tahkim Kurulu’nda hazır bulunan İspanyol müfettiş Palacios ile Fenerbahçe heyeti arasında ilginç diyaloglar geçmiş. Sık sık Fenerbahçe üyelerinin sorularına maruz kalan Palacios, hiç cevap vermezken, sürekli ‘polis fezlekesi’ne atıfta bulunmuş. Raporda “Gençlerbirliği futbolcularına para yatırılmış” yazan Palacios’a, “Hangi futbolcuya, kaç lira yatırmışız” sorusu yöneltilmiş. Palacios, Serdar Kulbilge’nin hesabına yatan 2 bin Euro’dan bahsetmiş. Fenerbahçe heyeti, bu konuda savunma yapmaya hazırlanırken, Disiplin Kurulu üyeleri “Gerek yok. Bu konuda savunma yapmanız gereksiz, çünkü zaten tatmin olduk” diyerek müdahale etmiş. Bu defterin kapandığını düşünen Sarı-Lacivertliler, Palacios’un Tahkim Kurulu’na da Gençlerbirliği maçını getirmesiyle şok olmuş.
Palacios, Ankaragücü maçıyla ilgili de “Futbolcularla direkt temas kurulmuş” ifadesini kullanmış. Palacios; Fenerbahçe avukatlarının “Hangi futbolcular” sorusuna cevap vermemiş, “Dolaylı temas da olabilir” demiş. Fenerbahçe avukatları,”Fakat hiçbir Ankaragücü futbolcusu ceza almadı” dediğinde, Palacios yeniden suskunluğa bürünmüş.
Palacios ile Fenerbahçe heyeti arasında şu diyalog geçiyor:
Palacios: “Elimde mahkeme kararı var. Disiplin Kurulu raporu var. Fakat ikisi de değil, delilleri esas alıyorum ben.”
Avukatlar: “Hangi deliliniz var. Söyleyin, yanıt verelim.”
Palacios: “Hepsi mahkeme kararında yazılı...”
Avukatlar: “Madem mahkeme kararını esas alıyorsunuz, Yargıtay’ı bekleyin.”
Palacios: “Disiplin Kurulu raporu da var.”
Avukatlar: “Hangisi?”
Palacios’un bu şekilde Fenerbahçe’nin savunma yapmasını engellediği ifade ediliyor. Maç sayısını da 4’ten 8’e çekerek, CAS’ta davayı daha büyük gösterme çabası içinde olduğunu söylüyorlar.
Fenerbahçe dava açıyor
Fenerbahçe Yönetimi ve hukukçuların yaptıkları müzakereler sonrasında radikal kararlar alındı. Yargılamanın adil olmadığını, özellikle UEFA Disiplin Komitesi, UEFA Tahkim Kurulu üyeleri ve müfettiş Palacios’un tavırları ve ‘Biz ne istersek o olur’ mantığıyla hukuk çerçevesinden dışarı çıktıklarını ifade eden Sarı-Lacivertliler; hepsi hakkında İsviçre yerel mahkemelerinde dava açacak. Bu konuda Tolga Deniz Aytöre’nin isyanı var: “Biz yargılanmaktan değil, nasıl yargılandığımızdan şikayetçiyiz. Bakın, burada yapılanlar ayıp. Artık bizimle dalga geçiyorlar sanki. Biz buna müsade etmeyiz. Ne Fenerbahçe Kulübü ne Fenerbahçe Başkanı ne de yöneticisi buna muhatap olamaz.”
Trabzonlu üye bile şike yok demiş
Bu da Fenerbahçe’nin savunmasında yer alan donelerden biri... Palacios’un ‘şike’ yapıldığını iddia ettiği Sivasspor-Fenerbahçe maçıyla ilgili, Türkiye Futbol Federasyonu’ndan çıkan karar... Daha doğrusu, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu... Oylama yapılıyor, 7 üyenin 7’si de ‘bu maçta şike yoktur’ diyerek el kaldırıyor. Sonuçta 7-0 ile bu maçta şike yapılmadığı kararı veriliyor.
Fenerbahçeli avukatlar, Tahkim Kurulu’na bu oylamayı anlatırken, PFDK’daki bir isme dikkat çekiyor: Yusuf Reha Alp... Trabzonsporlu olduğu bilinen, Trabzonspor lehine açıklamalarıyla dikkat çeken Yusuf Reha Alp’in dahi Sivasspor-Fenerbahçe maçına ‘temiz’ oyu verdiği Tahkim’e iletiliyor.
TFF'ye müdahale söz konusu değil
UEFA Tahkim Kurulu ’nun kulüplere geçtiği kararda önemli bir ayrıntı dikkati çekti. Tahkim Kurulu, Sarı-Lacivertli kulübün yargılandığı maçların tarihine bakarak, uygulanması gereken kuralların, 2008 yılında yürürlüğe giren kurallar olduğunu vurgularken, 2013 yılında uygulamaya konulan düzenlemenin bu soruşturma kapsamında geçerli olmayacağına kanaat getirdi. Bu ise şu anlama geliyor. Geçtiğimiz mayıs ayında protect the game (oyunu korumak) başlığı altında şike ve ırkçılık suçlarına karşılık yeni düzenlemeler getiren UEFA, yerel federasyonların gerekli cezayı vermemesi halinde kurum olarak kendilerinin de ülke federasyonlarının içişlerine karışabileceğini ilan etmişti. Bu durumda milli takımların ve ülkedeki diğer takımların da uluslararası müsabakalarda çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya kalabilme ihtimali belirdi. UEFA Tahkimi’nin kararıyla TFF nezdinde bu durum ortadan kalkmış oldu. Ayrıca UEFA, Fenerbahçe ve Beşiktaş’a kendi liglerini ilgilendiren bir ceza veremeyecek ve dosyanın tekrar TFF kurullarınca açılmasını sağlayabilecek bir uygulamada bulunamayacak.