Eski Fenerbahçeli Ali Güneş, Galatasaray derbisini yorumladı! Daum ve Tigana için olay sözler...
Fenerbahçe formasıyla Galatasaray'a gol atmış, Sarı-Lacivertliler'in tarihi 6-0'lık galibiyetinde görev yapmış Ali Güneş'le yarın oynanacak dev derbiyi konuştuk. Ama biraz geçmişe de gittik, biraz bugünü de konuştuk. Tecrübeli futbol adamı çok çarpıcı açıklamalar yaptı, dobra sözleriyle gündemi sarstı. İşte detaylar...
Süper Lig'de Fenerbahçe-Galatasaray maçı için geri sayıma geçilirken bizler de biraz geçmişe dönüyor ve o derbileri solumuş unutulmaz futbolcularla bir araya geliyoruz. Galatasaray cephesini Hasan Kabze'yle konuşmuştuk, Fenerbahçe tarafını da bugün Ali Güneş'le konuşacağız. Ali Güneş de Fenerbahçe formasıyla Galatasaray'a gol atmış ve 2001 yılındaki unutulmaz şampiyonlukta önemli pay sahibi olmuştu. Yıldız isimle çok samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Kimi anlarda güldük, kimi anlarda duygulandık, zaman zaman da çok şaşırdık. Şimdi söz Ali Güneş'te...
Haberin Devamı ›
Ali Güneş, editörümüz Atalay Özçelikli'ye samimi açıklamalarda bulundu, çarpıcı ifadeler kullandı...
'Trabzonspor'a söz vermiştik, Fenerbahçe'ye gittik'
Bugün biraz geçmişi, biraz bugünü, biraz da derbiyi konuşalım istiyorum ve en başa dönüyorum. Bildiğimiz kadarıyla Fenerbahçe'ye transfer sürecinde inanılmaz bir ilgi vardı. O günlere geri dönelim istiyorum, o süreç nasıl gelişmişti?
"O dönemde Bundesliga'da Freiburg'da banko oynuyordum, aynı zamanda Ümit Milli Takım oyuncusuydum. Bundesliga'dan da birçok teklif gelmişti. Ümit Milli Takım'da da kendimi gösterince Türkiye'deki bütün zirvedeki takımlar ve haricinde Kocaeli... Kocaeli o zamanlar şampiyonluğa oynuyordu. Benimle ilgilendiler. Ama biz ailecek Fenerbahçeliyiz. Karar vermek çok zor olmadı, tercihimi Fenerbahçe'den yana kullandım. Fenerbahçeye imza atarak çocukluk hayalimi gerçekleştirdim. Öncesinde babam Trabzonspor'la görüşmüştü. Babam söz vermiş Trabzonspor'a... Maddi olarak da daha çok para kazanacaktım ama o döneme kadar Fenerbahçe'den teklif yoktu. Sonra Fenerbahçe'den ilgi gelince para konuşmadan teklifi kabul ettim."
Haberin Devamı ›
'Totemler çok bir şeye yaramadı'
Çok başarılı maçlar çıkarttın. İlginç de totemlerin vardı. Yüzük olsun, ayakkabı olsun. Onları bize anlatır mısın? Nasıl başladı bu totemler ve faydasını gördüğüne inanıyor musun?
"Ablam bana yüzük vermişti ve ben o yüzüğü her zaman takardım. Bana şans getirdiğini düşünürdüm. Ama şimdi geriye baktığım zaman totemlerin çok fazla bir şeye yaradığına inanmıyorum. Ama psikolojik olarak iyi gelirdi. Krampon konusunda da sol kramponu genelde çivili giyerdim, sağ kramponu normal giyerdim. Çünkü genelde kafaya çıktığınızda kaymamak için çivili kullanıyordum sol kramponu. Sahaya girerken sağ ayağımla girerdim totem sayılırsa..."
Haberin Devamı ›
'Daum beni istemedi, Beşiktaş 3 katını teklif etti'
4 yılda iyi bir Fenerbahçe kariyerin vardı, taraftar seni çok seviyordu. Ama sürpriz bir ayrılık gelişti o dönem ve sürpriz bir imza geldi. Ayrılık süreci nasıl oldu, Daum'la sorunların olduğu biliniyordu...
"Öncelikle Daum'a buradan geçmiş olsun. Ciddi bir sağlık sorunu yaşıyor. Umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşur. Benim açıkçası Daum'la sıkıntım çok olmadı, o günkü şartlar öyle gerektirmişti. 2004 sezonundaki şampiyonlukta katkım olmuştur çok fazla, A Milli Takım'a da seçilmiştim ama ona rağmen ayrılmak durumunda bırakıldım. Maddi olarak Beşiktaş'tan 3 misli teklif almama rağmen ben Fenerbahçe'ye 'Aynı şartlarla devam etmeye razıyım' dedim. Bana 'Beşiktaş'tan o kadar teklif varsa git' dediler. Ayrılmaya zorlandım biraz. Daum'un beni kadroda istemediğini söyledir ama kalırsan da aldığın paranın çok çok da altına imza atacaktım. Ben aynı şartlarda yedek kalmaya da razıydım ama olmadı. Başka bir büyük camiaya gittim, bunun için de çok mutluyum. Herkese nasip olmaz Türkiye'nin büyük camialarında forma giymek. Biz sonuçta profesyonel futbolcularız, aldığım paranın hakkını her zaman vermeye çalıştım, oynadığım takımda."
Haberin Devamı ›
'Hooijdonk'u gönderemedi, beni yolladı'
Performans olarak aslında Daum'un istemeyeceği bir tablo yoktu ortada. Orada kişisel bir münakaşa mı vardı, neden seni istemedi hoca?
"Benimle hiçbir sıkıntısı olduğunu düşünmüyorum. Farklı şeyler vardı. İdmanda Pierre van Hooijdonk'la tartışma yaşadı Daum. Büyük bir sorundu bu. Zaman zaman bu ikisinin ufak problemleri oluyordu ama bu kez büyük bir tartışma yaşadılar. İdmanla ilgili bir sıkıntı vardı, Hooijdonk şahsi olarak kendi fikrini söyleyip hocayı eleştirdi. Yani benim sıkıntım yoktu aslında benim diğer arkadaşlarıma ve Hooijdonk'a yakınlığım yüzünden gönderildiğimi düşünüyorum. Sonuçta kolay kolay Hooijdonk'u gönderemezsin. Aradan yıllar geçti, Beşiktaş adımı da benim için doğru bir adımdı. Sonuçta Beşiktaş camiasını da gördüm. "
Haberin Devamı ›
'Fenerbahçe'ye kırgınlığım olamaz'
Beşiktaş'a imza atman Fenerbahçe'ye ya da Daum'a bir anlık kızgınlık mıydı yoksa tamamen profesyonel bir düşünce miydi?
"Beşiktaş'tan çok iyi bir teklif almıştım ve kabul ettim. Fenerbahçe'den ayrıldıktan sonra çok büyük bir kırgınlığım olmadı. Tabii ki insan üzüntü duyuyor. Türkiye'ye tatil için geliyordum, onun dışında ilk defa geldiğimde Fenerbahçe camiası bana kucak açtı. Oradan ayrılmak zor geldi tabii bana. Hala severek Fenerbahçe'nin maçlarını izliyorum ve taraftar olarak stada gidiyorum. Kırgınlığım ya da kızgınlığım olamaz. Fenerbahçe'nin yeri bende çok ayrı."
'Fenerbahçeli Ali olarak Beşiktaş'a gittim ama...'
Fenerbahçeli Ali Güneş olarak Beşiktaş'a gittin. Beşiktaş kariyerini Fenerbahçe kariyerine göre nasıl değerlendirirsin?
"Hangi takımlı olduğun önemli değil. Dürüst ve centilmen olduğunda saha içi ve dışında kazanıyorsun. Türk insanı samimiyete bakıyor. Fenerbahçeli Ali olarak Beşiktaş'a gittim ama Beşiktaş camiası beni çok güzel ağırladı. Hiç kötü söz duymadım onlardan. Hâlâ Beşiktaşlılar'la karşılaştığım zaman beni sevdiklerini söylüyorlar. Bu da insanın karakteriyle ilgili bir durum. Çizgimi hiçbir zaman bozmadım. Çocukken neysem bugün de aynı şekilde devam ediyorum. Aslında ben Fenerbahçeli, Beşiktaşlı ya da futbolcu Ali olarak değil de sade bir Ali olarak beni sevmesini isterim."
'Futbol oynarken her şeyi yarına erteliyorsunuz'
Ali Güneş futbolu neden erken bıraktı? 33 yaşında üst seviyeden uzaklaştınız, bunun sebebi psikolojik bir sorun muydu?
"Psikolojik sorunlar yaşadım, çok fazla yıprandım. Rahat dışarı çıkamıyorsunuz, rahat edemiyorsunuz. Bizim dönemimizde paralar çok rahat ödenmiyordu. Taraftar ve medyadan baskı görüyorsunuz. Ailevi de değerlerim ağır bastı. Hayat çok kısa. Futbol oynarken her şeyi yarına erteliyorsunuz. Ama zaman çabuk geçiyor. Aileme çok düşkünümdür. Onlarla daha çok vakit geçirmek için futboldan erken koptum."
'Şimdiki aklım olsa Beşiktaş'tan ayrılmazdım'
"Tigana döneminde Beşiktaş'ta baya sıkıntılı bir dönem yaşadım. Mobbing uygulandı bana, sürekli bir kötüleme vardı bana karşı. O zaman 27 yaşımdaydım, üstesinden nasıl geleceğimi bilemiyordum. Sağlık sorunları da yaşadım. Ben saygıya, sevgiye çok değer veririm. İnsan olmak önemli. 'Futbolcular kendi emsalleriyle görüşürler' derler. Ama benim en yakın arkadaşlarım garson, kuaför... Mesleğin hiçbir önemi yok. O dönem işte yönetime karşı beni kötülüyorlar, mobbinge uğruyorum. Daha fazla dayanamadım ve Beşiktaş'tan ayrılmak istediğimi söyledim. Kalmamı istediler ama ben Almanya'ya dönmeyi düşünüyordum. Şu anki aklım olsa farklı davranırdım, büyük ihtimalle bir sinirle ayrılmazdım Beşiktaş'tan."
'Bana "Sen çok saygısız, terbiyesiz birisin!" dedi'
Tigana ne gibi mobbingler uyguladı?
"En basit örneği yönetim bir yemek verdi. Hep beraber masada oturuyoruz. Benim yanımda Koray Avcı ile yönetici Murat Aksu vardı. Sohbet ederken Yıldırım Demirören Başkan, Avrupa maçımız vardı maçla ilgili konuşma yaptı. Yıldırım Başkan konuşurken güya ben gülmüşüm. Yemek bitti ben odama geçtim, kamptaydık. Telefon çaldı, sekreteri Tigana'nın benimle görüşmek istediğini söyledi. Odaya gittim, Tigana o an yoktu ama tercümanı ve teknik ekip vardı. Herkes oradaydı yani... Tigana içeri girdi, üzerindeki ceketi aldı, fırlattı bana 'Sen çok saygısız, terbiyesiz birisin!' diyor. 'Ne oldu ben anlamadım' dedim. İşte Başkan konuşma yaparken ben gülmüşüm. Ya ben deli miyim tek başıma güleyim, gülsem yanımdakiler de güler. Ağzımda yemek varken güldüğümü düşündü muhtemelen. Beni yemek için bahane arıyordu."
İlgili Haberler
'Tigana çok kıskanç ve egolu biriydi'
"Çünkü benim hem yöneticilerle, hem takımla hem de tüm personelle aram çok iyiydi. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Tigana çok kıskanç ve egolu biriydi. Beni yönetime kötü göstermek kendisini de iyi göstermek için beni kullandı. Odada ben yanlış anlaşılma olduğunu söyledim. Ama bana hâlâ bağırıp çağırıyor. 'Ailemden gördüğüm tek bir şey varsa o da saygıdır. Bu zamana kadar kimseye saygısızlık yapmadım, bugün de böyle bir şey yapmadım' dedim. 'Benim futbolumu ya da performansımı eleştir ama benim karakterimi eleştiremezsin' dedim, çıktım, gittim."
'Kötü niyetliydi, hediyesini çöpe attım'
"Kadro dışı kaldım o sürede. Ben hep dua ettim ama. İki hafta geçti, yönetimden biri aradı, 'Ali yalandan hocadan özür dile, affedecek seni. Takımın sana ihtiyacı var' dedi. Ben gittim, odaya girdim. 'Yapmadığım bir şey için sizden özür dilemeyeceğim. Sizden tek isteğim; bana selam vermeyin, benimle konuşmayın, kadroya almayın. Ben sadece idmanlara katılmak ve eve dönmek istiyorum' dedim. Çok kötü bir dönemdi. Bana 'Performansını yeterli bulmuyorum' dese sorun olmazdı, daha çok çalışırdım. Ama karakterime laf söylemek ona düşmez. Tigana kötü niyetli bir insandı. Bol bol dua etmiştim, ben affedildikten iki hafta sonra kendi gitti. Giderken de herkese hediye vermişti, bana da verdi. Ben istemedim, kendisine de söyledim çöpe atacağımı. O da 'Al at o zaman' dedi. Çöpe attım. İnsanlar bunu eleştirebilir ama bana yaşattıklarını kimse anlayamaz."
Ali Güneş, Atalay Özçelikli'ye bazı konuları ilk kez anlattı, dobra açıklamalar yaptı,..
'Topu elle çıkardığım maçı iyi ki Galatasaray kazandı'
Kasımpaşa forması giyerken Galatasaray maçında çok ikonik bir olay var. Topu elle çıkardın fakat hakem görmedi, korner kararı çıktı. O pozisyon hakkında ne söylersin, nasıl yaşandı, hakemle, futbolcularla diyaloğun oldu mu?
"O pozisyon çok çabuk gelişti. Kale çizgisindeyim, niyetim kafayla çıkartmaktı. Ama baktım yetişemedim, refleksle elimi kullandım ama o an fark etmedim bile. Kasti olarak elle dokunmadım yani. Arda Turan geldi yanıma. 'Ali ağabey el var mı?' dedi, 'Vardı' dedim. Koştu hakem İlker Meral'e, 'Bak kendi itiraf ediyor' dedi. İlker hocayla o an hiç diyaloğum olmadı. Öyle geçti pozisyon. Sorsa bana söyler miydim onu da bilmiyorum açıkçası. Sonuçta Kasımpaşa'dan ekmek yiyordum, orada 'Elle dokundum' diye itiraf etsem kırmızı kart, penaltı olacak. Refleksle yapmıştım yani. Sonuç olarak Galatasaray kazandı. Eğer maçı kaybetselerdi ve şampiyonluktan falan olsalardı bir Fenerbahçeli olarak çok üzülürdüm. Şu an bile vicdan yapardım. İyi ki Galatasaray maçı kazandı ve konu çok uzamadı. Futbolun güzel yanları da bunlar. Maradona'nın elle attığı golü ve benim bu pozisyonumu hâlâ herkes konuşuyor."
'Anelka gibisini görmedim, arabayla bile yakalayamazsın!'
Çok önemli hücumcuları durdurdun zamanında. Bu sorunun cevabını biliyoruz gibi ama seni en çok zorlayan oyuncu hangisiydi?
"Anelka... Sadece beni değil ki kimi karşısına aldıysa zor durumda bıraktı. Bir de ben o maçta ters ayakla oynadım, sağ bek oynuyorken solda oynadım. Rıza hoca geldi dedi ki, 'Sen çabuk oyuncusun. Anelka da çabuk. Onu tutarsın' dedi. Ben çabuğum ama ben Anelka kadar çabuk oyuncu görmedim. Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona'ya karşı falan oynadım ama Anelka gibi bir oyuncu görmedim. İnanılmaz bir yetenekti. O dönemin de en iyi oyuncuları arasındaydı. Baktım zorlandım 20-25 dakika oynadım, Rıza hoca beni sağ beke aldı. Allah'tan, Daum Anelka'yı sola vermedi, yine benim tarafıma gelmedi yani. Gerçi bu kez o ters ayakta kalacaktı. Ne olurdu bilmiyorum. Ama çok hızlıydı ya arabayla bile yakalayamazsın onu."
'Galatasaray şampiyon gibi oynamıyor, Fenerbahçe büyük maçlarda sorun yaşıyor'
Biraz da bugüne dönelim... İki takımın son durumu hakkında ne söylemek istersin? Oyun tatmin ediyor mu, şampiyonluk oyunu mu?
"Galatasaray taraftarı bana kızacak ama şampiyon takım gibi oynamıyorlar. Ankaragücü, Sivas, İstanbulspor maçlarında da puan kaybı olabilirdi. Fenerbahçe ise büyük maçları iyi oynayamıyor. Hatay olsun, Antalya maçının ikinci yarısı olsun çok üstün oynadılar. Genel bakınca Fenerbahçe'nin oyunu daha iyi, daha istikrarlı, daha dominant oynuyor. Fenerbahçe tempoyu yükselttiği zaman rakip her zaman sıkıntı yaşıyor. Ama tempo ne zaman düşerse de Fenerbahçe problem yaşıyor. Savunma arkasına atılan toplar ciddi zaafları... Ama yine söylediğim gibi Trabzon ve Beşiktaş maçlarında Fenerbahçe kötü oynadı. Bu sene inşallah Fenerbahçe iyi futbolla kazanır. "
İlgili Haberler
'Jesus en iyilerden biri ama fazla ısrarcı'
Senin söylediklerinden yola çıkarak Fenerbahçe derbilerdeki 'winner' (kazanan) kimliğini kaybetti mi?
"Evet, maalesef. Sorun kimde bilmiyorum. Her maçta ofansif oynuyor Fenerbahçe ama derbilerde bunu yapamıyor. Jesus'un tercihleri de olabilir. Rotasyonla ilgili bir problem de olabilir. Dünyanın hiçbir takımı Fenerbahçe'nin rotasyonu gibi rotasyon oynamıyor. 7-8 iskelet oyuncun olmalı. Arda Güler forma şansı bulamıyor, Lincoln ısrarını anlamış değilim hocanın. Son 10-15 maçta iyi performansını hatırlamıyorum. Hoca biraz inat sanırım, 'En iyisini ben bilirim' düşüncesinde herhalde. Dünyanın en iyi teknik direktörlerinden biri ama fazla ısrarcı."
'İki takımın da kaybedecek çok şeyi var'
Jesus-Okan Buruk düellosuyla birlikte derbi nasıl geçer?
"Okan Buruk hocanın nasıl bir düşünceyle sahaya çıkacağını bilmiyorum. Deplasman olduğunu düşünerek daha defansif oynayabilirim. Fenerbahçe'nin önde basacağını ilk 15-20 dakikada Galatasaray'ın üzerine gideceğini düşünüyorum. Okan ağabey (Buruk), Gomis'le başlarsa çok önde baskı yapamaz. İki takımın da kaybedecek çok şeyi var. Galatasaray yenerse Fenerbahçe çok geriye düşecek. Bir de rövanşı son haftalarda Galatasaray'ın sahasında oynayacak. Beraberlik iki tarafı da mutlu eder. İlk 15 dakika Fenerbahçe risk alacaktır, baskılı oynayacaktır maç boyu. Ama Galatasaray çok risk almayacaktır."
'6-0'lık maçta öyle bir oyun yoktu, belki 6-0 Galatasaray da kazanabilirdi!'
Fenerbahçe'nin kazandığı 6-0'lık tarihi maçta forma giydin. Maçın öncesini, maç anını ve sonrasını hikaye olarak senden dinlemek isteriz...
"Maçın öncesinde kesinlikle böyle bir ortam yoktu. 6-0'lık bir oyun da yoktu maçta aslında. Her gittiğimiz pozisyon gol oldu, onlar geldi atamadı. Galatasaray açısından çok talihsiz bir maçtı. Bizim için inanılmaz büyük bir şanstı. Oynamak da gururdu. 6-0 kazandıktan sonra büyük bir mutluluk yaşadık tabii ki. 6-0 olmuştu, bir pozisyonda Ceyhun'a kızmıştım, 'Bana ver de bir tane de ben atayım' demiştim. Galatasaray'ın o dönem bizim stadımızda şanssızlığı vardı. Mesela benim olmadığım bir maç vardı, Galatasaray tek kale oynuyor ama atamıyor Fenerbahçeli Johnsson frikikten vurdu, adama çarptı, gol oldu. 1-0'lık bir maç var mesela orada da belki 6-0 Galatasaray kazanabilirdi. Şanssızlıkları vardı ama son dönemde onu kırdılar. Artık rahat rahat Kadıköy'e gelip, yenip, gidebiliyorlar."
'Oynamam diyordum, Mustafa hoca forvette oynattı'
2001 yılına geri dönelim. Bir Fenerbahçe-Galatasaray maçı... Galatasaray'a gol atmış bir Ali Güneş. O maç ve gol hakkında neler söylemek istersin?
"Enterasan bir maç oldu. 'Oynamam' diyordum, Mustafa hoca oynattı hem de ilerde... Baskı yapıyorum, mücadele ediyorum diye beni Kennet Andersson'un yanına verdi forvete. Almanya'da oynadığım dönemde aslında orta saha oynuyordum, hücuma çok katkı veriyordum. Ben birebir kaldığım pozisyonların hiçbirini kaçırmadım, sağ-sol ayak fark etmeksizin hepsini attım. Bitirici özelliğim de var. Mustafa hoca da bunun farkındaydı sanırım."
'Taffarel çıkmasa işim zorlaşırdı'
"İlk düşüncesi sanırım beni press yapmam için koydu, işte Popescu ile Bülent'in topu oyuna rahat sokmasını engelliyim diye ilerde oynattı beni herhalde. Gol anında Revivo'ya top geldiğinde Revivo'nun o pası atabileceğini biliyordum. Önce dışarıya aldatıcı bir koşu yaptım, sonra boşluğa doğru koştum, Revivo da inanılmaz güzel bir pas verdi. Taffarel'in de çıktığını gördüm, işim daha da kolaylaştı. Yanlamasına gidiyordum topa Taffarel çıkmasaydı açımı kaybedebilirdim. İnsanlar beni bek olarak tanısa da aslında ben ilk kez Fenerbahçe'de bek oynadım. Normalde orta saha oynuyordum. Ofansif özelliklerim oradan geliyor. Koşu performansı olarak da Freiburg tarihinin en iyi derecesini alan oyuncuyum."
'4-3'lük maçta sevincim Fenerbahçe'ye değil, Daum'a karşıydı'
Fenerbahçelisin. Beşiktaş formasıyla Fenerbahçe'ye karşı oynamak nasıldı ya da Beşiktaş formasıyla Galatasaray derbisine çıkmak nasıldı?
"En kötü duygu oydu işte... Sahaya çıktığın an Fenerbahçe kimliğini bir kenara koyuyorsun ama Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'na gelip, taraftarı gördüğünde ya da Fenerbahçeli o yıldızları görünce 'Keşke Fenerbahçe forması giysem' diyorsun. Ama Beşiktaş forması giyince de işler değişiyor, kazanmak için oynuyorsun. 4-3'lük Pancu'nun kaleye geçtiği unutulmaz maçta Şükrü Saraçoğlu'nda çok sevinmiştim. Hatta bazı insanlar kızmıştı. Benim sevincim Fenerbahçe camiasına değildi, Daum'aydı."
'Daum'u seviyorum, böbreğimi istese şu an veririm'
"Koray'a gol attıktan sonra 'Daum'a doğru koş' dedim. O da oraya doğru koştu. Daum'a yaptım aslında gol sevincini. Tekrar söylüyorum. Umarım Daum sağlığına kavuşur, kendisini hâlâ seviyorum. Umarım ihtiyacı olmaz ama böbreğimi istese şu an veririm. Çünkü futbol başka insanlık başka."
'Arao, Lincoln, King derbilerin önemini bilmez!'
Sizin futbolculuk dönemlerinizde derbi günleri Türkiye'de adeta nefesler tutulur, geri sayıma geçilirdi. Derbiler daha gergin geçerdi, tansiyon yüksek olurdu. O heyecan hala var mı, sanki kaybettik o duyguyu. Katılıyor musun bu düşünceme?
"Eskiden baktığında Galatasaray'da; Hasan Şaş, Ümit Karan, Bülent Korkmaz, Okan Buruk gibi isimler vardı. Fenerbahçe'de; Ogün, Abdullah, Rüştü... Daha çok Türk futbolcu ağırlıklı oynanıyordu. Şimdi aslında Galatasaray ve Fenerbahçe değil de iki yabancı takım birbiriyle oynuyor gibi... Ben Fenerbahçe'nin de Galatasaray'ın da Beşiktaş'ın da büyüklüğünü ve bu derbilerin önemini biliyorum. Ama baktığınızda Arao, Lincoln, King bu maçın önemini bildiğini sanmıyorum. Camiaların büyüklüğünün ne olduğunu bildiklerini sanmıyorum. Bunlara tabii 'Bu maç derbi, bizim için çok önemli' diyorlar. Bunlar da 'Tamam' diyorlar ama her maç gibi çıkıp oynuyorlar. Bizim için ise ayrı bir yeri vardı her zaman. Çocukken derbiler öncesinde heyecandan uyuyamazdık, hep beraber kalabalık olarak kahvelerde maç izlerdik. Şimdiki futbolcular bu maçların önemini bilmiyor. Bizim zamanımızda maçlar gergin geçiyordu ama iyi maçlar izletiyorduk. Hatta yıllar sonra salon turnuvasında o heyecanı insanlara tekrar yaşattık."
'Ahmet Dursun kardeşim gibidir, çok severim'
Orada aslında bir olay vardı, sorsam mı, sormasam mı bilemedim. Ahmet Dursun ile bir gerginliğiniz vardı maçta. Çok ciddiydi.
"Ahmet benim çok sevdiğim arkadaşımdır, kardeşimdir. Şu an bile görüşürüm kendisiyle. Kimseye karşı bir kinim olmamıştır, Tigana'ya karşı da bir kinim yok ama sevmiyorum kendisini. Ahmet, Mehmet, Daum fark etmez orada biter gerginlik. Ahmet'le kesinlikle hiçbir problemim yok. Şu an bile görüştüğüm nadir futbolculardan biridir. Diğerleri de Mustafa Doğan'dır, Serhat Akın, Tuncay Şanlı'yla görüşürüm. Hepsini ayrı ayrı seviyorum."
Emre Belözoğlu'yla askerlik anıları
Emre Belözoğlu'yla birlikte askerlik yaptınız. İki futbolcunun o koğuşa girmesi, hiç tanımadığı insanlarla beraber olması... Bir anınız var mı?
"Emre Belözoğlu o dönem tam Fenerbahçe'ye transfer olmuş, popüler bir insan. Beni çok tanımazlardı. Ama ikimizde kafayı kazıtmışız başta kimse tanımadı. Bizi ilk bi koğuşa verdiler 40-50 kişiyiz. Emre'yle yan yana yattık yukardayız biz. Akşam oldu. Bir yerden biri 'Pist' dedi. Baktım, Emre mi yaptı diye düşündüm. Emre yatıyor. Sonra bir daha 'Pist' diye ses geldi. Bu kez Emre bana bakıyor, o da ben yaptım sanıyor. İkimiz de yapmıyoruz ama ikimiz birbirimize bakıyoruz. Arkaya bir baktık adamın tiki varmış 'Pist pist' yapıyor sürekli. Birçok anımız oldu ama ilk gün bunu yaşadık diye aklıma ilk bu geldi. Bizim yaptığımız askerlik, askerlik gibi değildi. Her gün insanlarla fotoğraf çektirdik. Artık o kadar rahattım ki. Bana terlik izni vermişlerdi, bot giymiyordum. Hatta sakallarımı da kesmemeye başlamıştım. En büyük komutanın yanına gidiyorduk, bir komutanım 'Ya Ali en azından bir traş olsaydın' dedi. Ben 'Ya bir şey olmaz, yemeğe gidiyoruz zaten' demiştim. Bizim açımızdan rahattı, 21 günlük askerlik ne kadar sıkı olabilir ki? Şimdi uzun askerlik yapanlar bize kızıyordur ama haklarını helal etsinler."
'Fenerbahçe olmazsa Galatasaray, Galatasaray olmazsa Fenerbahçe olmaz'
Benim sormak istediklerim bu kadardı, senin eklemek istediğin bir şeyler var mı?
"Futbol güzel bir oyun. Futbolun insanları, kültürleri, dinleri birleştiren bir spor. Bunu unutmamak lazım. Her ne kadar takımlarımızı sevsek de birbirimize zarar vermeyelim. Sevinci de üzüntüyü de dozunda yaşayalım. Aklıma Göztepe-Altay maçı geldi... Unutmayalım; Fenerbahçe olmazsa Galatasaray, Galatasaray olmazsa Fenerbahçe olmaz. Centilmence bir derbi olsun. Çok arkadaşım Galatasaraylı. Umarım benim onları kızdıracağım bir derbi olur, sonuç olarak oturup güleriz umarım. "
FANATİK ÖZEL / Atalay Özçelikli