A Milli Takım'ın Portekiz yenilgisi sonrası Montella'ya sert sözler: 'Kulübede yüzlerine bile bakmadı! Kaprisleri ve...
23 Haziran 2024, Pazar 08:53Güncelleme Tarihi:
Avrupa Futbol Şampiyonası'na galibiyetle başlayan ve F Grubu ilk maçında Gürcistan'ı yıkan A Milli Takımımız, 2. maçında Portekiz ile kozlarını paylaştı. Fakat rakip kalede pek varlık gösteremediğimiz maçta Portekiz sahadan 3-0 galip ayrıldı. Fanatik yazarları da Türkiye'nin Portekiz'e farklı yenilgisini ve Montella'nın kadro tercihlerini köşe yazılarında değerlendirdi.
A Milli Takım EURO 2024 F Grubu ikinci maçında güçlü rakibi Portekiz ile karşılaştı. Dortmund Westfallen'de oynanan maçı hakem Felix Zwayer yönetti.

MAÇIN İLK 11’LERİ
Kritik karşılaşmaya iki takım şu ilk 11'lerle çıktı:Türkiye: Altay Bayındır, Zeki Çelik, Samet, Abdülkerim, Ferdi, Kaan, Hakan Çalhanoğlu, Orkun, Yunus Akgün, Kerem Aktürkoğlu, Barış Alper.
Portekiz: Diogo Costa, Cancelo, Ruben Dias, Pepe, Nuno Mendes, Palhinha, Vitinha, Bruno Fernandes, Bernardo Silva, Leao, Ronaldo.

PORTEKİZ RAHAT KAZANDI
Ay-yıldızlılar mücadeleden 3-0 mağlup ayrıldı. Portekiz'e galibiyeti getiren golleri 22'nci dakikada Bernardo Silva, 29'uncu dakikada kendi kalesine Samet Akaydin ve 56'ncı dakikada Bruno Fernandes kaydetti.

MONTELLA: ‘ARDA KONUSUNDA ÜZGÜNÜM’
Müsabakanın ardından açıklamalarda bulunan Montella, Arda Güler'i yorgun olduğu ve sakatlık riski bulunduğu için oynatmadığını açıkladı. İtalyan teknik adam, ‘Arda Güler konusunda gerçekten üzgünüm. Kenan ve Arda çok iyi oyuncular. Arda maça çıkacak durum değildi. 30 dakikadan fazla oynayabilecek durumda değildi.’ İfadelerini kullandı.

Fanatik yazarları da hem A Milli Takım’ın yenilgisini hem de teknik direktörümüz Vincenzo Montella’nın kadro tercihlerini bugün kaleme aldıkları köşe yazılarında değerlendirdi. İşte o yazılar…

NASIL GELİŞECEĞİZ? – SERKAN AKCAN
Roberto Martinez’in basın toplantısında savunmamızla ilgili ön görüsü kelimesi kelimesine gerçekleşti denebilir. Kaleden başlayarak savunmanın her bir metrekaresinde hatalarla dolu bir maç oynadık. Abdülkerim’in aklı maçın başında Ronaldo’dan yediği çalımda kalınca devrenin geri kalanı onun adına kâbus gibi geçti. Aslında hepimiz için kâbus başlamıştı. Samet’in sağ stoperden oyun kuramaması üzerine tüm toplar Abdülkerim’e geldiğinde Portekiz’in bire bir baskıları orta sahayı uzun geçen isabetsiz yüksek toplarla oynamamıza sebep oldu. Ayrıca Portekiz’e karşı en büyük sınavı savunmada vereceğimiz bu kadar aşikarken çok basit fauller sonucunda savunma dörtlümüzün 3’ü birden sarı kart gördü. Temel stoper eğitiminde kaleciye geri pas yaparken ilk kural, topu kale direklerinin ortasına vermemektir. Bunu topa vurmayı öğrendiği ilk andan itibaren her stoper öğrenir. Samet’in topa hakim olduğu bir pozisyonda yanına kadar sokulan Altay’ı fark etmeyip kalenin merkezine pas atması kabul edilebilir bir hata değildi. Montella’nın ilk maçın kadrosundan Kenan Yıldız, Mert Müldür ile Arda Güler’i kenarda tutup Yunus, Zeki ve Kerem ile başlamasının şifresi, belli ki Portekiz’e ön alan baskısı yapma ihtimalinde.

ÖNCE ARDA VE KENAN!
Ne var ki, oyunun büyük bölümünde böyle bir baskı oyunu oynamadık, önde neredeyse hiç top tutamadık. Arda ve Kenan Yıldız gibi turnuvanın en potansiyelli oyuncuları böylesi kritik maçlara başlamayacaklarsa nasıl gelişip ana plana dahil olacaklar acaba. Ya da milli takımımız nasıl büyüyecek ve turnuvalarda podyum yapacak? Arda yorgun ya da sakatsa (umarım doğru bir iletişimle gerçek açıklanır) 3-0 geri düştükten sonra oyuna alıp onu ve Kenan’ı hezimete ortak ederek mi geliştireceğiz bu yıldızları. Son maçta Çeklerle berabere kalıp 4 puanla ikinci olup turlayabiliriz. Ama Montella’nın bu saatten sonra Arda ve Kenan’ı yazıp etrafını doldurmasına ihtiyacımız olacak.

DURUŞUMUZ PROBLEMLİ - CEM DİZDAR
Savunmayla ilgili görünen sorunları bertaraf etmek için ilk maça göre örneğin Arda Güler benzeri bazı oyunculardan tasarruf etmeyi uygun bulmuş olmalı Vincenzo Montella… Lakin gerçek sorunun tam da savunmanın göbeğinde olduğu ve tüm savunma dengesizliğinin ağırlıklı olarak buradan kaynaklandığı apaçık ortadaydı. Abdülkerim ile Samet’in nice eksiğini görmek oynadıkları takımların özgül ağırlıkları nedeniyle pek mümkün olamıyordu. İki maçtır oluyor işte… Gören gözler hariç elbette. Maçın başındaki bir kaç girişimde örneğin Kerem Aktürkoğlu’nun da vuruş yetersizliğinden öte oyun bilgisi eksiğini göstermiyordu bizim ‘’Süper Lig’’! Görüldü ki, sorun çocuklarda değil daha çok ‘’öğretmenler’’deydi. Portekiz pek de zorlanmadan maçı 0-3’e getirdi. Aslında aman aman bir şey de yapmadılar. Sadece sahada doğru durdular o kadar.

ALTINTOP NERESİNDE...
Bizimkilerin sahadaki duruşu o kadar problemliydi ki, aslında bizim stoperlerden biri gibi oynayan Cristiano Ronaldo’ya rağmen zorlanmadan skoru buldular. Beri yandan maç önünde televizyon kanallarında özellikle eski futbolcu ya da futbolcu/teknik adamların suya tirit analizleri de evlere şenlikti doğrusu. Hele Ukrayna, Arnavutluk ya da Gürcistan gibi takımların ‘’averaj takımı’’ olacağını iddia edenler!.. Acaba Hamit Altıntop bu bu sürecin neresinde görüyor kendini? Onun bize ihtiyacı yoktu ama bizim hangi ihtiyacımızı gideriyor kendileri gibi bir soru Çekya maçının ardından sorulmak üzere bir kenarda dursun şimdilik!…

SANTRFORLARA BAKMADI - ERMAN ÖZGÜR
Rotasyona rağmen (ki ne kadar doğru olduğu tartışılabilecek tercihler) kadro kalitesi, takım halinde form durumu ve tecrübe Portekiz’den yanaydı. İlk 10 dakikadan sonra da bu ayrıntılar kendini hissettirmeye başladı. Özellikle Bernardo Silva’nın organizatörlüğü bir kanatta, Leao’nun bire birde zorlamaları diğer kanatta belimizi büktü. Çabuk oyuncularla yapmayı planladığımız hücum organizasyonlarından Kerem ile kaçırdığımız haricinde pozisyon üretemezken, savunmada hem çok pozisyon verdik hem de Samet-Altay anlaşmazlığında komik bir gol yedik. İlk yarı boyunca etkinliğiniz saman alevi gibi parlamaktan ibaretti. İkinci yarıyla birlikte Portekiz baskın oyununu daha da artırdı.

FARKLI KONSANTRASYON ŞART
Pas kalitesi bu kadar yüksek bir takıma karşı pres yapmak, bizim gibi temposu düşük bir takım için neredeyse imkansızdı. Portekiz pas yaptıkça direncimiz iyice düştü ve Ronaldo, Bruno Fernandes’e golü attırarak ikinci yarının başında maçın fişini çekti. Montella’nın yaptığı hiçbir hamle oyun kalitemizi artırmadı. Gerçi gole ihtiyacımız olmasına rağmen kulübedeki santrforların yüzüne bakmaması bile tek başına bir eleştiri sebebi olabilirdi. Maçı kaybettik ama teselliyi grubun diğer maçından gelen beraberlik ile bulduk. Çekya ile berabere kalsak bile gruptan çıkacak olmak Portekiz maçının etkilerinin yerini farklı bir konsantrasyona çabuk geride bırakmamızı sağlayabilir.

MONTELLA VE KAPRİSLERİ! - TUNÇ KAYACI
Portekiz’e kaybetmek dünyanın sonu değil tabi ki. Ama Montella’nın hazırlık maçları dahil her maça ayrı 11 çıkartma sevdası bize pahalıya mal olacak gibi. Dortmund’ta ilk yarıda döküldük. Oysa maç öncesi taraftarımız yeri göğü inletti ve müthiş bir atmosfer vardı. Ancak İtalyan teknik adamın ilk 11’ini öğrendiğimizde yine de iyi niyetle ‘vardır bir bildiği’ dedik. Tamam Gürcistan’a karşı başka oynarsın, Portekiz’e karşı başka taktik bu çok normal. ‘Kazanan takım bozulmaz’ klişesine takılmam hiçbir zaman. Ama bu rotasyonu yaparken kararlarını destekleyecek seçimler olmalı, aksi halde eleştiri okları üzerine gelir. Sadece Kerem ile Portekiz savunmasını zorlamak yetmezdi. Portekiz çok da bir şey yapmadan ikramlarımızla rahatça 2-0 yakaladı. İki stoperin de aynı anda kötü gününde olmaları, bireysel hataları skoru da daha artırdı. Sadece iki stopere bu yenilgiyi bağlarsak o da haksızlık olur. Herkesin hem fikir olduğu çok ciddi bir takım savunması zafiyetimiz var.

ŞANS BİZİM ELİMİZDE
Montella’nın gereksiz kadro kaprisleri böyle güçlü rakipler karşısında resmen çöküşümüzü hızlandırdı. Taraftarın Arda tezahüratı Montella’ya tepkiydi ama pek oralı olmadı ısrarla ısındırmaya devam etti. Oysa böyle tecrübeli takımların oyununu yıldızların bireysel performansıyla bozabilirsin. Dedik ya bir bildiği vardır Montella’nın ama oyun okumasında baştan sınıfta kaldı. Bizim hesaplarımızda zaten Portekiz değil Çekya ve Gürcistan’ı geçmek vardı ve bu şans elimizde. Yenilirken bir mahalle takımı gibi hatalar yaparak yenildik acı olan bu bana göre... Gruptan daha güçlü daha prestijli çıkmalıydık, biraz o yönden darbe aldık. Özetle Hamburg yolculuğumuz daha keyifli olurdu ama Montella deyim yerindeyse pişmiş aşa su kattı ve tadımızı kaçırdı.

NASIL BİR PLANLAMA? - OLCAY ÇAKIR
Matematik hâla gruptan çıkabileceğimizi işaret ediyor. O nedenle iniş ve çıkışları bu kadar uçlarda yaşayan insanlar olarak motivasyonumuzu acilen yükseltmek zorundayız. Dün akşam sanki baştan kabullendiğimiz 'Bizden çok daha iyiler' görüşünü aşırı içselleştirmiş gibiydik. Çekya takımı gibi savunma yapar, Gürcistan takımı gibi de geçişlerle durumu idare edecektik. Hele bir de puan(lar) alırsak işimize bakarız mantığıyla sahadaydık. Bir kere bu orta alan kurgusuyla, daha da doğrusu dünkü üçlüyle oluşturduğumuz düzenle başarılı olma ihtimalimizin olmadığını görmek için ne kadar pratik yapmamız gerekiyor? Biz bu kurguyla Hakan Çalhanoğlu eleştirisi yapmaya, o da kulübünde başarılı olmaya devam edecek, öyle görünüyor. Klasik bir 9 numaramızın olmaması da sorunlarımızdan biri bence. Montella’ya, Çekya maçı öncesi şu soruları da sormak gerekiyor. Belki faydası olur.

YETER Kİ İNANALIM
Turnuva oynayan bir takımın bu kadar kolay demoralize olması normal mi? Gol yedikçe devamının gelmesi doğal mı? Çekya maçına mağlup çıkmakla fark yemiş bir milli takım olarak çıkmak aynı mı şimdi? “Yorgun” Arda’yı on bir başlatmadık. Kenarda dinlendirip, fark yedikten sonra sahaya sürdük. Bu nasıl bir planlamanın ürünüydü? Portekiz’e karşı geriye düşmek normal, futbolda zaten bunlar var. Peki bu beklenen bir durumken, erken yenik duruma düşmüşken; ön alan baskısına hazır mıydınız? Gözüken o ki; o konuda da pek hazırlanmış gibi değildiniz. Şimdi Çekya maçı öncesi yapılacaklar belli. Biz bu gruptan çıkarız… Yeter ki inanalım…

MONTELLA’NIN HAYALİ! - UMUT EKEN
bırakmış. Gerekçesi de anlaşılabilir. Açıklanamayacak olan benim açımdan diğer tercihleri ve denge bozulmuşken yaptığı müdahaleler.Kenan, Berlin’deki Almanya maçından bu yana sol çizgide takımın standart üstü oyuncularından. Ayrıca Mert Müldür’ün Gürcistan performansı sonrası dün akşamki Zeki’ye tercih edilmemesi garip.Mert Günok - Altay Bayındır değişimi bir zorunluluk.Böyle bakınca Montella’nın “Çok genç 3 isimle oynamak risk” sözleri de akıllara geliyor haliyle.Montella’nın ana amacının Portekiz’e karşı daha tecrübeli bir 11’le savaşmak olduğunu anlıyorum. Ama sahada öyle olmuyor.En ciddi sorunumuz bir ahenk ya da bir düzen yakalayamamış olmamız. İtalya, Polonya, Gürcistan ve Portekiz maçlarının tamamını anımsayarak düşünmek lazım bunu.

Ferdi çok istisna. O sahaya adım attığı andan itibaren Fenerbahçe’de de milli takımda da aynı standart üstü performansla oynayabiliyor. Montella muhtemelen bireysel performanslardan karşılık alabileceğini düşünüyor. Bu seviyenin de takım standardını yukarı çıkarabiliceğini hissediyor belki de. Çalhanoğlu, Orkun Kökçü, Yusuf Yazıcı, Kaan Ayhan, Zeki kulüp performanslarına çok uzak. Barış Alper de sezon verimliliğinin gerisinde.Hal böyle olunca tek bir darbe tüm takımı un ufak edebiliyor. Dün de yaşadığımız bu.Öyle ahenksiz ki takım, 41’lik Pepe açık alan müdahaleleri de dahil kusursuz oynayabiliyor.Oynamasına izin veriyoruz!Bir diğer tehlike, bireysel hatalarda takım arkadaşını afişe etme, hatanın adresi olarak onu işaret etme.Ekip olmaya çalışırken dağılmamalı. Hala yapabileceklerimiz var.

PORTEKİZ DEĞİL BİZ KENDİMİZİ YENDİK - BURAK ÖZDEMİR
Euro 2024'teki ikinci maçımızda büyük umutlarla sahaya çıktığımız maçta, önce Vincenzo Montella'nın tercihleri sonra da sahadaki oyuncuların kötü performansı sonrası sahadan 3-0 mağlup ayrıldık. Barış Alper Yılmaz, Galatasaray'da zaman zaman ileri uçta ve sağ açıkta şans bulsa da gerçek mevkisi sol açık olan bir oyuncu. Montella, Barış Alper'i sol açık dışında hücumun her yerinde denedi. Ferdi ile önlü arkalı oynamaları halinde turnuvanın en iyi sağ kanatlarından birine sahip olacağımız yerde bunu asla denemiyoruz. Bu tercihi anlamak mümkün değil.

TOPSUZ OYUNDA YOKUZ
3-1 kazanılan Gürcistan maçından sonra da yazmıştım. Milli Takım, topsuz oyunda ne yapacağını kesinlikle bilmiyor, daha da acısı ne yapması gerektiğinde en ufak bir fikri yokmuş gibi bir görüntü veriyorlar. Portekiz gibi, Avrupa futbolunun en iyi isimlerinden diyebileceğimiz orta alan oyuncularına sahip, belki de en büyük silahı paslaşma kalitesi olan takımdan topu haliyle alamadık. Topsuz kaldığımız her anda da rakibe teslim olduk.Ceza sahamıza kısa paslarla o kadar sık ve rahat girdiler ki, maç boyu sadece üç isabetli şut atmış olmaları bizim için büyük şanstı.

NEDEN MİLLİ TAKIM'A ALINDILAR?
Turnuva öncesi herkesin ilk 11 oynayacağı konusunda hemfikir olduğu birçok oyuncu yedek kalmaya devam ediyor. Bu oyuncular iki maçta da oynayamayacak kadar sakatlıkları varsa neden Milli Takım'a alındı.En önemlisi de tarihimizin en iyi jenerasyonu dediğimiz kadromuzun neden ideal bir 11'i yok. Birçok farklı mevkilerde görev yapabilen oyuncumuz var. Maça göre oyuncu rollerinde yapılan değişiklikler olabilir, ancak her maça farklı 11 ile çıkmak zaten birlikte oynama alışkanlığı olmayan kadromuzun verimini daha da düşürüyor.

BASİT DÜDÜKLER ÇALDI - DENİZ ÇOBAN
Net skorla biten maçta hakemi konuşacağımız bir pozisyon olmadı. Hakemin her iki takımın lehine/aleyhine bazı faul değerlendirmelerinde hataları oldu. Bazen çok basit faul düdükleri çaldı. Ama bu kararlar maçın gidişatını etkileyecek kararlar değildi.

ÖNLEM ALACAKLARDIR
Hakem beş kez sarı kartına başvurdu. Samet Akaydin’ın sarı kartına katılmadım. Faulün bile tartışılacağı bir pozisyondu. Zeki ise itirazdan kart gördü. Diğer kartlarında hata yapmadığını düşünüyorum. Maçta cılız penaltı beklentileri oldu. Hakemin devam kararları doğruydu. Maç oynanırken tam dört kez seyirci, sahaya girerek oyunun durmasına sebep oldu. Daha önce bu kadar sık yaşandığına şahit olduğumuz bir durum değildi. UEFA bu maç sonrası bu konuyla ilgili önlemlerini artıracaktır.

DERS ÇIKARTMALIYIZ - METİN KARABAŞ
EURO 2024’e Gürcistan’ı 3-1 mağlup ederek başlayan milli takımımız gruptaki ikinci maçında Portekiz ile karşılaştı. Bu karşılaşma ilk mücadelenin kadrosunda dört değişiklikle başlayan Montella, Arda Güler’i yedek bıraktı.

GEREKSİZ PANİK YAPTIK
Maçın ilk on dakikalık bölümü dengede geçerken, Portekiz ilerleyen dakikalarda topun ve oyunun kontrolünü sağladı. Her iki kanadı da etkili kullanan rakibimiz savunmamızı bir hayli zorlamaya başladı. Biz ise hem savunmadan çıkarken hem de son bölgeye geçmeye çalışırken çok fazla pas hatası yaptık. Baskısını artıran Portekiz 21. dakikada Bernardo Silva ile öne geçti: 0-1. Millilerimiz bu golden sonra panik yaptı. 29’da Samet ile Altay arasındaki anlaşmazlık sonrasında Samet’in geri pası ağlarımıza gitti: 0-2. Bu gol ilk 45 dakikanın da skoru oldu.

HATALAR DEVAM ETTİ
Portekiz ikinci yarıda da golü bulmakta zorlanmadı. Neves’in savunmamızın arkasına attığı topu alan Ronaldo, Fernandes’e pasını verdi. Yıldız oyuncuya sadece dokunmak kaldı: 0-3. Mücadele boyunca hem bireysel olarak hem de takım olarak son derece kötü bir 90 dakika sonrasında Portekiz’e 3-0 ile boyun eğdik. Bu mücadeleden birçok dersler almamız gerekirken en çok da Montella’nın kararlarını gözden geçirmesi gerekiyor. Hem on bir tercihi konusunda hem de oyuna müdahaleleri ile sınıfta kalan İtalyan hoca bu tabloda en büyük paya sahip. Artık yapmamız gereken şey Çekya’dan gerekli skoru alıp turnuvada kalmaya devam etmek olacak.

COSA HAİ PENSANTO MONTELLA? - OĞUZ DİZER
Türkçe anlatamadım, İtalyanca sordum ‘Ne düşündün Montella?' grup maçlarının tamamını kazanmış olan Portekiz’den çekindin de tedbir mi aldın? Belki de diyeceksin ki ‘Forse I’ hal pensanto perche’ e’ cosi grande!’ Türkçe’si ne? ‘Çok büyük olduğundan öyle düşündüm herhalde!’ İyi ettin! Umutlarımızı da küllüm ettin! Avusturya ile hepimizi üzen bir hazırlık maçı oynamış, kalbura dönmüştük ya. Kadroyu gördüğüm zaman, kalbur olmayız ama bu elekten farksız orta saha ile telef oluruz diye düşünmüştüm. Bu sefer sadece 3 yedik! Ne rakipten top kazanan, ne de hamle yapıp çalan, öne asla beceri dolu pas atamayan, pek güzel bakan (!) muavin hattı ve araç neticede uçuruma yuvarlandı! Bundan 40 sene önce rahmetli Ekrem Karaberber; kaleye doğru geri pas yapanı derhal oyundan alır tokatlardı! İlk golde kademede geciken Samet ikincide kalesinin göbeğine topu attı Alpay da başka taraftaydı! Hatalar zincirinin daniskası nokta.
