BeÅŸiktaÅŸ efsanesi Necmi Mutlu Fanatik'e konuÅŸtu

Tam 11 yılını Siyah-Beyazlı kalede yaşayan, nice başarılar gören, parayı değil her zaman Beşiktaş’ı tercih eden Necmi Mutlu ile 1. Lig’in ilk şampiyonluğunu konuştuk. Biz özetini yaptık, Siyah- Beyazlılar’ın efsane kalecisi de tüm hikayeyi sizler için anlattı.

BeÅŸiktaÅŸ efsanesi Necmi Mutlu Fanatik'e konuÅŸtu

Sahalar çamur deryası, cumartesi-pazar üst üste oynanan maçlar, 2 puanlı sistem... Ve 1959-1960 sezonu başında herkesin ‘bu takım ancak 6. olur’ dediği Beşiktaş. Şartlar kötü, beklenti zayıf ama 38 haftanın sonunda nice rekorlarla kazanılmış bir kupa. Tam 11 yılını Siyah-Beyazlı kalede yaşayan, nice başarılar gören, parayı değil her zaman Beşiktaş’ı tercih eden Necmi Mutlu ile, 1. Lig’in ilk şampiyonluğunu konuştuk. Biz özetini yaptık, Siyah- Beyazlılar’ın efsane kalecisi de tüm hikayeyi sizler için anlattı...

Kolej takımıyla şampiyonluk

1. Lig’de ilk şampiyonluğunuzu 1959-1960’da yaşadınız. Hikayesi nasıldı o sezonun, neler anlatırsınız?

â–BeÅŸiktaş’a ilk geldiÄŸimde, kadro biraz yaÅŸlanmıştı. Büyük bir revizyon yaptılar. Çok iyi idareciler vardı, kulüpleri takip etmiÅŸler. Åženol Birol’u Sarıyer’den, Birol Pekel’i Beylerbeyi’nden, KasımpaÅŸa’dan Sebahattin KuruoÄŸlu’nu aldılar. Kadroda çok büyük deÄŸiÅŸiklikler oldu. Bir tek Varol Ãœrkmez ile Nazmi Bilge kaldı, bir de ben. Çok genç bir kadro oluÅŸtu. Bizim için ‘Bunlar 6. 7. zor olur’ dediler o sezon. O zaman lig iki puanlı sistemdi. Sezon sonunda 5 puan farkla ÅŸampiyon olduk.

Şampiyonlukta en büyük paylardan birisiniz, kuşkusuz. 38 haftanın tamamında oynamışsınız ve bunların 25’inde hiç gol yememişsiniz. Hatta 9 maçlık gol yememe seriniz bile var.

■ İyi bir sezon geçirdim. Beşiktaş’ın şampiyonluğunda bizim de katkımız oldu sanırım (Gülüyor). Kolej takımı dediler, bir sürü şeyler söylediler ama biz kupayı almayı başardık. O zamanki kadrolar, özellikle Fenerbahçe, Galatasaray çok iyi takımlar. O yıllarda mesela Ankara’ya gidiyorduk, cumartesipazar iki maç oynuyorduk. İzmir’de de, Ankara’da da çok fazla takım vardı. Bir hafta İstanbul, diğer hafta Ankara, sonra tekrar İstanbul, ardından İzmir. Ayrıca oynadığımız sahaları biliyorsunuz. Çamur deryası içinde. Malzemelerimiz yoktu. Şeref Stadı’nda kar-kış çamur içindeyim, geliyorum duşlar akmıyor. Elimizde elbiseler, hamama gidiyoruz. Hamamcı da almamaya başladı bir zaman sonra. Rezillik yani anlayacağınız.

BeÅŸiktaÅŸ efsanesi Necmi Mutlu Fanatike konuÅŸtu



‘Maçlarda malzememiz bile yoktu’

"Bir anım var 1966 senesinde; İzmir’de Göztepe ile şampiyonluk maçına çıktık. Hava sıcak, son haftalar İzmir yanıyor. Malzemeler geldi, bir açtım dik yakalı kazak çıktı. Rahmetli Zeki abiyle aldık makası, kestik kazağı. Ne malzeme vardı, ne de kulüpler para kazanabiliyordu. Bir tek seyirci vardı, orada da hava kötü oldu mu onlar da gelmeyince hasılat da yok. O zaman çok büyük futbolcular vardı, bedava oynadılar. Futbol hayatımız çok rahat geçmedi, sıkıntılar içindeydik. İki gün üst üste maça çıkıyorsun. Gece uyuyamıyorsun, sabah sahadasın. Bazen otobüsle gidiyoruz, para yok, uçak çok lüks. Birgün İzmir’de maç oyuyoruz, oradan Ankara’ya otobüsle geçiyoruz. İdareciler de haklı, para bulamıyorlar. Tüm bunlara rağmen kaç sezon oynadım, bir ya da iki kez sakatlandım. Şimdi bir şey oluyor, futbolcu 3 hafta yok, antrenmanda sakatlanmış. Maça çıkıyor, ısınırken sakatlanıyor. Bizleri Allah korumuş yani. O sezon 9 maçlık serinize Hacettepeli Halis Harman son vermişti. Maçta aranızda bununla ilgili bir diyalog oldu mu? "

■ Bir seri yakalamışız 9 maç üst üste gol yemediğimiz. İstiyoruz ki devam etsin. Ama bu futbolda olmuyor tabii, bitiyor bir yerde. Halis de arkadaşımızdı tabii. Santrfor ama şişman bir çocuktu, ona nasip olmuştu.

38 maçta 2 kez yenildiler

Yine 1959-1960’da 31 maçlık namağlup bir seri yakalamıştınız, Alsancak’ta İzmir maçıyla son bulan. O 90 dakikada ters giden neydi?

■ 3-1 yendiler bizi. İzmirspor da çok iyiydi, bir iki hafta önce de Fenerbahçe’yi 4-2 mağlup etmişti. Güven Önüt vardı onlarda, hatta sonra transfer ettik. İzmirspor çok iyi bir kadro yakalamıştı. Devre 0- 0 bitti, sonra ikinci yarı bizi yendiler. Öyle bir şey var ki bildiğiniz gibi değil. Cadde tarafındaki kalede kimse yok, sonra ben bostan tarafındaki kaleye geçince arkadaki bir kaç kişi kafama taş atıyorlar. Ne hakem, ne bi şey. Bize resmen ‘yenilip, gideceksiniz buradan’ dedikleri bir duruma geldik. O zaman Alsancak, mahalle stadı gibi. Ne deseler duyuyorsunuz. Ama sırf bu yüzden değil, iyi de oynadılar yendiler bizi. Geçemediler beni önce, vuruyorlar falan ama en son kornerde ağların içine girdim gol de öyle oldu zaten. Havaalanına giderken Eşrefpaşa’dan geçiyorduk, şimdi değişti.. İzmirsporlular orada Galatasaray’ı dövmüşlerdi mesela, Beşiktaş’a çok sataşmıyorlardı. Ama tabii bunları yapanlar bir kısım gruptu. Şimdiki gibi yakma-kırma yok. Taş falan atıyorlar. Zaten tribünlerde de genel olarak kravatlı, fötr şapkalı insanlar otururdu. Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı hep bir arada izlerlerdi maçları. Önce biz çıkıyorduk Beykoz’la oynuyorduk, arkamızdan Fenerbahçe-İstanbulspor maçı başlıyordu. Ufak tek sataşmaların haricinde, şimdiki gibi olaylar yaşanmıyordu.

BeÅŸiktaÅŸ efsanesi Necmi Mutlu Fanatike konuÅŸtu



Fenerbahçelileri delirtti!

Ligin son maçında Fenerbahçe ile oynadınız. Zaten şampiyonluğunuz garantilenmişti ve rakibinizin önünde karşılaşma öncesi kupayı almıştınız.

■ İstanbul’da ihtilal sebebiyle maçlar oynanmıyordu. Ankara’ya alındı maç, 19 Mayıs Stadı’nda oynadık. 1-0 yenildik. Şampiyon da olmuştuk zaten, tur attık maçtan önce. Toplama bir kadroyla, 5 puan farkla bitirmek, büyük bir işti. O sene dediğim gibi kimse beklemiyordu, bize 6., 7. olur gözüyle bakılıyordu. Fenerbahçe çok iyi takımdı, çok kuvvetlilerdi. Fenerbahçe’yi ilk maçta 1-0 yenmiştik. O maçtan önce Ankara’da Hacettepe’nin santrforuyla çarpışmıştım ama 90 dakikayı tamamladım. Sonra uçakta bayılmışım, havaalanında cankurtaran gelip alıyor, hastaneye götürüyorlar. Bir hafta hastanede yattım. Cumartesi günü taburcu oldum, maç da pazar günü. Aldılar beni, Etiler’de kampa gittim. Antrenörümüz Macar Kuttik’ti. Nasıl olduğumu sordu, iyi değilim tabii bir hafta hastanede yatmışım, sarsıntı geçirmişim. Ayağa kalkınca başım dönüyor hala. ‘Bir iki top atalım bakalım’ dedi. Yarın sabah bir daha bakarız dedi. Ertesi gün o şekilde Fenerbahçe maçına çıktım. 6. dakikaydı Arif attı golü, 1-0 öne geçtik. Bana gol atamadılar ama, deli oldular çok iyi oynamıştım. Tıklım tıklım doluydu tribünler, sahaya çıktığımda hala başım dönüyordu, ama 1-0 kazandık. Hatta Beşiktaş, uzun süredir de Fenerbahçe’yi yenemiyordu.

‘Ve Necmi Beşiktaş’ta’

Kadırgalıyım, amatör olarak orada oynadım. Beykoz’a geçtim, 3 sezon da orada forma giydim Mahalli Lig’de. 1958’de Beşiktaş’a transferim gerçekleşti, profesyonel oldum. O dönem Karagümrük de beni istiyordu, çok da iyi para veriyordu. Kapıya kadar geldiler, 45 bin lira teklif ettiler. Masaya oturup konuşsaydık, belki de daha fazlasını vereceklerdi. 25 bin liraya Beşiktaş’ı tercih ettim. İlk yılımda çok oynayamadım, Beykoz’la mukavelem vardı. Bazı karışıklıklar oldu, iki ay ceza yedim. O sezonun sonlarına doğru forma giymeye başladım.

BeÅŸiktaÅŸ efsanesi Necmi Mutlu Fanatike konuÅŸtu



‘3. yıldız teselli oldu’

Beşiktaş’ın üst üste iki sene şampiyon olması beni çok sevindirdi. Yakın zamanda hanımım vefat etti, bu şampiyonluklar ve 3. yıldız bana teselli oldu. Beşiktaş, ligin en iyi futbolunu oynuyor. Defans çok iyi değil, onun haricinde her şey yolunda. Bakıyorsunuz Fenerbahçe, Galatasaray ortada yok. Üzülüyorum böyle olunca, o kadar paralar harcanıyor. Büyük kulüpler bunlar. İnşallah onlar da toparlanır, ligin heyecanı daha iyi olur. Ben olsam mesela, yabancı kaleci sokmam Türkiye’ye. Nice çocuklar var ama şans bulamıyorlar. Bizim zamanımızda bir sürü iyi kaleci vardı. Ben geldiğimde Varol kedi gibi kaleciydi. Sonra Sabri geldi, fevkalede iyiydi. O zamanlar çok mücadele ederdik, çünkü herkes iyiydi. Turgay ile milli takımda birlikteydik. Yani hepsi Türk kalecilerdi, nasıl oynadılar senelerce.

Ordu Milli Takımı

1962-1964 yılında, Ordu milli takımında oynadım, 20 küsür kez. O dönemde Beşiktaş’ta oynamanın imkanı yok çünkü Ordu Milli Takımıyla gidiyorsun, üç ay kampa alıyorlar Ankara’da. Ya yedek subay, ya yedek subay öğretmen. Üç ay bir yere gidemiyorsun. İki sezon oynayamadım Beşiktaş’ta doğru dürüst. Bir kaç kez Fenerbahçe gibi büyük maçlara geldim. Genel Kurmay’dan emir geliyordu, gidiyordum kapının önünden beni alıp, kampa götürüyorlardı. O zamanlar çok önemliydi. Atina’ya gidiyoruz, Fransa, Belçika, Yunanistan. Avrupa’da da çok değerliydi, en güzide futbolcular oynuyordu.

‘Kasapoğlu’nun penaltısını kurtardım’

Çok penaltılar kurtarmıştım, Lefter’in, Metin Oktay’ın. Hatta bununla ilgili bir anım var. Rahmetli Yorgo Kasapoğlu, bir açıklamasında ‘kimse attığım penaltıyı kurtaramadı’ demişti, ben size anlatayım; İstanbulspor maçı, 1961 senesinde. Deniz kalesinin oradaki kaleyi koruyorum, 89. ya da 90. dakikada penaltı oldu. Kurtardım penaltıyı, hem de çok köşeye attığı halde, çizgi üzerinde yakaladım topu. Ağlaya ağlaya gitti, ama hiç anlatmadı Allah rahmet eylesin.
​

Haberin Devamı ›