MENÜ

Kayıkçı kavgası!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, Melo’ya verilen 2 maçlık cezayı yorumluyor.

“Galiba bu süreç böyle devam edecek. Biz de sesimizi mümkün olduğu kadar yüksek şekilde duyurmaya çalışacağız. 3.5 senedir her gün biraz daha artan dozda bu hayal kırıklığını yaşıyorum. Tarafsızlık gibi bir ilke, sadece kağıt üzerinde kaldı. Önümüzdeki günlerde bu nasıl düzeltilebilir, yanlışlıklara nasıl son verilebilire bakacağız.”

Demesi gereken üç kelime aslında: “Melo kes artık!” Fakat Melo’ya tek bir eleştiri yok.

Üstelik idmana gidiyor Ünal Aysal ve Melo’nun yanaklarını okşuyor, ‘aferin, arkandayız’ diyor.

Fenerbahçe Kulübü internet sitesinden, Volkan’a verilen 3 maçlık cezayı yorumluyor.

“Hukuki çelişkileri ve adil yargılanma haklarını hiçe sayan bu karara imza atanlar ile Türk Sporu’nun alacağı yol çok da uzun ve güvenli olmayacaktır. Bununla birlikte; Türk Milli Takımı ve Fenerbahçe’nin kaptanı olan Volkan Demirel’e sistemli uygulanan bu linç kampanyasının farkında olduğumuzu ve bunun tüm sorumlularının tarafımızca dikkatle takip edileceğini duyururuz.”

Denmesi gereken üç kelime aslında: “Volkan artık sus!” Fakat Volkan Demirel’e tek bir eleştiri yok.

Üstelik Başkan Aziz Yıldırım, kafileyi Trabzon’a yolcu ederken yanına Volkan Demirel’i de alıyor.

Biraz empati yapmak lazım...
Mesela; Volkan Demirel, bir taraftarın yazdığı “Ünal senin t.ş.klarını öpsün” tivitini paylaşsa....

Ünal Aysal bey ne düşünür, Galatasaraylılar nasıl tepki gösterir?

Mesela; Felipe Melo, “Belediye sokak köpeklerini zehirlesin, yoksa bu iş bana kalacak” der ve Volkan’ı işaret ederse... Volkan Demirel ne düşünür, Fenerbahçeliler nasıl tepki gösterir?

Biri 109, diğeri 107 yaşında iki kulüp... Birinin sembolü Metin Oktay, diğerinin Lefter Küçükandonyadis... Onlarca başkan, onlarca yönetici, onlarca futbolcu gelip geçmiş tarih boyunca... Ve getire getire bu noktaya getirmişsiniz iki büyük kulübü... Melo’ya Volkan Demirel’e esir olmuşsunuz...

Kayıkçı kavgası yapıyorsunuz... Bravo... Emin olun ki; tarih sizi de yazar.

Sapıklığa gülünür mü?
İşadamı Uzak Doğu’ya gitmişti. Her zamanki ‘madamını’ aradı ve hoş bir gece geçirmek istediğini söyledi.

Gelen konuk, otel odasının loş ışığında soyunup yatağa girmişti ki,
bizimki kızın hayli genç olduğunu fark edip sordu:

- “Kaç yaşındasın sen?” -
“13” cevabını verince genç kız, adam yataktan fırlayıp pantolonuna davrandı.
- “Hayrola” dedi genç kız.. “Batıl itikatların mı var?”

“Tebessüm” başlığıyla yazdı Hıncal Uluç bu satırları, iki gün önce Sabah gazetesinde... İnsanlara ‘gülün’ diyor yani! Sapıklığın gülünecek bir tarafı olabilir mi?

YORUM YAZ