Terim'in gölgesinde
Haberin Devamı ›
Terim milli takımın başında ve eğer TFF yönetimiyle bir buhran yaşamazsa Dünya Kupası elemelerinde de görevinden ayrılmayacak ama gölgesi Galatasaray’ın üzerinde çok koyu bir şekilde hep duracak.
Bu tabloda muhtemel sonuç, yönetimin, Terim her an göreve gelecekmiş gibi davranması olabilir. Yani Riekerink’le yola çıkıp Terim’i beklemek gibi bir politika izlemek hiç de uzak bir ihtimal değil.
Önceden uyarayım: Aşağıda yazacaklarım oldukça kafa karıştırıcı olabilir. Bunun sebebi ben değilim. Yönetimin kafasının oldukça karışık olması...
Özbek yönetimi bir şeyler kurmak yerine sürekli yakın ya da geçmiş tarihten kopya çekerek, aynı anda birkaç farklı sayfayı da kovalıyor.
Misal bir taraftan her şeye hakim olmak isteyen Terim hayalleri kuruluyor (ki bu yönetim tarzıyla çalışması mümkün değil), bir taraftan da Derwall devriminin mimarı Alp Yalman’a bir gelecek kurdurmaya çalışıyor.
Bunların ikisi aynı anda yürür mü? Göreceğiz.
Özbek yönetimi güçsüz
Dursun Özbek yönetimi oldukça güçsüz. Öyle ki, Özbek’i işaret ederek başkanlıktan çekilen Duygun Yarsuvat isyan bayrağını açan ilk isim oldu. Tabii arkasında güçlü bir ekibin de varlığıyla. Bu konuda aslında Özbek de farklı düşünmüyor. Çünkü kendi yönetimine futbol konusunda el çektirmiş durumda. Kongre yapmadan futbol yönetimini değiştiriyor. Yalman ve Nazifoğlu’na bu işi vermek istiyor ama görüşmeler hiç de kolay geçmiyor. Aynı telden çalmıyorlar. Randevulara bile icabet edilmiyor gelen haberlere göre. Çok kafa karıştırıcı bir durum.
Sanchez’le görüştüler
Özbek güçsüz ama başkanlıktan çekilmeye de niyeti yok. Başladığı işi bitirmek istiyor. Hem de içeriye bunca parayı pompalamışken.Bu çerçevede yeni bir teknik adam bulmak şart. Quique Sanchez Flores’le konuştular. Ve bu hamle şu anda beklemede. Yazılıp çizilen başka isimler de var. Ve bunlar da doğru haberler.
Hamle beklemede çünkü Galatasaray Avrupa’da yok, UEFA’nın verdiği ceza da, salt bir ceza değil, uzun vadeli bir uygulamalar bütününü içeriyor. Bu da finansal olarak kulübün elini daraltıyor. Marka teknik adamlar için bu, içine girmek istemeyecekleri bir kelepçe.
Bu ekiple çalışır mı?
Ancak durum buyken Alp Yalman da sportif kararların başına getiriliyor. Bu yazı yazılırken Yalman bu konuda net bir açıklama yapmamıştı. Hatta fazlasıyla kafa karıştırıcı mesajlar geliyordu.
Yalman Terim’i ister mi? İsteyebilir. Ama işi yukarıdaki senaryoda olduğu gibi sürüncemede bırakır mı?
Sanmam...
Terim bu ekiple çalışır mı? Sanmam. Kendi ekibini ister.
Kapıyı açması demek...
Hoca işini hızlı bir şekilde Terim’le ya da Terim’siz çözmek lazım. Terim’in, adının Galatasaray’la anılmasından mutlu olduğuna hiç şüphe yok. Herkes
tarafından istenmek onun için
en büyük başarı çünkü. Öte yandan Adnan Polat zamanından
biliyoruz ki, Terim’in açık kapı bırakması, oradan geçeceği anlamına gelmeyebilir.
Telles de gidecek
Öte yandan transfer çalışmaları da en azından ön görüşmeler ve raporlamalar açısından devam ediyor.
Bir taraftan kadro boşaltma var. Hamit’le başladı, kiralıktan dönen Telles’le devam edecek. Genç oyuncu Galatasaray’a dönmek istemiyor. Batı Avrupa’ya takasta, kiralık ya da direkt satışla gidecek.
Burak tarzı golcü lazım
İlk hamlede 3 bölgeye transfer yapılması kesin. Mutlak olarak santrfor alınacak. 2 isim var. Biri Burak tarzı fuleli bir oyuncu, diğeri de daha ‘size’lı bir oyuncu. Alex Song ya da onun tarzında bir oyuncu da var görüşmelerde. Selçuk ve tandemi yeniden oyunun merkezi olacak.
Dev bir isim kalmadı
Bu ortamda Fatih Terim’in Dursun Özbek’e, hem görüşmelerinde hem de medya aracılığıyla açık bir kapı bırakması onu en ideal seçenek yapıyor. Çünkü Mourinho gibi bir dev ya da Lucescu gibi bir pragmatistin yapacağı etki dışında camiayı sakinleştirebilecek çok isim yok.
Muzaffer bir komutan!
Selçuk’un son dakika frikiğiyle kazanılan Euro 2016 bileti Terim’i yine muzaffer bir komutan yaptı. Belki grup başından itibaren başarıyla sürdürülen bir kampanyayla bu bilet alınmış olsa bugünkü gücünde olmayacaktı. Ama bu son dakika dönüşü durumu tamamen Terim’in lehine çevirdi.
Şimdi Flores’e bir imza attırmak çok büyük bir başarı olarak görülmeyecek.
Hamza Hamzaoğlu formülü
Terim Milli Takım’ın başında ve eğer TFF yönetimiyle bir buhran yaşamazsa Dünya Kupası elemelerinde de görevinden ayrılmayacak ama gölgesi Galatasaray’ın üzerinde çok koyu bir şekilde hep duracak.
Bu tabloda muhtemel sonuç, yönetimin, Terim her an göreve gelecekmiş gibi davranması olabilir. Yani Flores’e 3 yıllık bir imza attırmak yerine yeni bir Hamza hoca formülü, daha mümkünü ise Riekerink’le yola çıkıp Terim’i beklemek gibi bir politika izlemek hiç de uzak bir ihtimal değil.
Yani belki de ‘Terim Gölgesi’ değil, ‘Terim Sisi’ demek daha doğru olur.
Terim’in gücü akıllarda hep soru işareti bırakacak.
Felipe Melo mutsuz edebilir
Melo transferi oyun açısından olmasa da taraftarı rahatlatmak anlamında tercih edilirse buna itiraz edilmez. İstediği zaman hızla forma girebildiğini biliyoruz. Ancak gelişi oyuncular arasında taraftarlardaki mutluluğu yaratmayabilir. Hakemlerin tepkisini ise bilmek mümkün değil. Sertliği ve liderliğinin yanı sıra hakemleri hipnotize etmek gibi de bir gücü vardı. Bu, aynı şekilde devam etmeyebilir.
Yeni Ujfalusi aranıyor
Son olarak da mutlak bir stoper alınacak. Yeni bir Ujfa aranıyor. Terim’in ilk sezonundaki Ujfa - Semih, Selçuk - Melo, Necati - Elmander iskeletini yeni isimlerle yeniden kurup ilk plana dönmek istiyorlar. Sinan gibi motive edici bir star adayının da varlığını unutmamak lazım. Ve bu da mümkün olduğunca az transferle uygulanabilecek en uygun plan gibi duruyor.
Muhalefet kılıcı çıkarmış...
Galatasaray’ın avantajı hangi saha içi planının peşinden gitmeleri gerektiğini biliyor olmaları. Ancak hoca belirsizliği ve Terim Gölgesi, iş sürüncemede kalırsa onları çok zorlar. Yalman-Özbek birlikteliği de çok uzun ömürlü olamayabilir. Muhalefet kılıcı kınından çıkarmış bekliyor.