Saray'ın Sultanlar'ı
Haberin Devamı ›
Alp Yalman döneminde her şey saat gibi tıkır tıkır işliyordu. Yalman, Galatasaray’ı Faruk Süren’e emanet ettiğinde kulübün borcu yoktu, hatta kasasında para bile vardı...
Peki Faruk Süren’i devreye sokan kimdi? Tabii ki İnan Kıraç.
İnan Kıraç; vakıfları kullanarak yönetimin oluşmasında yine başrolü oynadı. Zannetti ki dışarıdan Galatasaray’ı yönetecek ve her şey iyi gidecek. Hiçbir şey iyi gitmedi. Stat için alınan milyonlarca doların ne olduğunu bilen yok. Diğer suçlular da Genel Kurullar’da Süren her icraatına kalkan eller ve alkışlayanlardı. O dönemin sonunu en güzel Özhan Canaydın özetlemişti; Kulübe geldiğimde kimse maaşını alamıyordu. Alacaklılar kulübü basacak hale gelmişti. Aradaki başkanlara da bir iki lafımız var. Onlar da borç ödemek için krediler alarak kulübü daha da uçuruma ittiler.
Aysal’a kim baskı kurdu
Ünal Aysal zamanında yapılan transferler Galatasaray’ın bugünlere gelmesine tuz biber oldu. Zamanında Ünal Aysal’a transfer yapması için baskı kuran kişi ya da kişiler kimdi? Ülkesinde düzenlediği basın toplantısında; ‘Benden rüşvet istediler’ diyen Galatasaray’ın eski bir futbolcusu neden ciddiye alınmadı? Ünal Aysal’ın da, Duygun Yarsuvat’ın da, Dursun Özbek’in de büyük transferlerdeki para kaçaklarıyla ilgili söylentileri araştırmaması benim için hala soru işareti. Faruk Süren’i getiren de İnan Kıraç’tı, Özhan Canaydın’ı işaret eden de, Ünal Aysal’ı destekleyen de...
Özhan Canaydın’a ayrı pencere açmıyorum... Arkasından konuşmak istemem. En azından kuyrukta bekleyen alacaklıları azaltarak Galatasaray’a faydası oldu. Son Başkan Dursun Özbek ise batış zincirinin son halkası. Sonuç olarak Galatasaray’ı batağa götüren borçlanma Faruk Süren ile başlamış, Ünal Aysal ile devleşmiş, Dursun Özbek ile de tavan yapmıştır. Ama asıl konu İnan Kıraç’ın artık Galatasaray Spor Kulübü’nden elini çekme zorunluluğudur.