Oscar'ı hak etti

Sarı-Lacivertliler, topu rakibe vererek, kazanma istatistiğine Trabzonspor’la arasında kalite farkı olmasına rağmen sadık kaldı. Tedbiri elden ilk 25 dakikada Trabzonspor üstüne gelirken de elden bırakmadı. Rakibinin hata yapacağını bilirmişçesine hücum ederken bile ölü gibi davrandı. Hatta Moussa Sow’un varlığını ilk kez golü attığı anda hissettik desem yeridir. Takımlar bugüne kadar ilk golü yedikleri maçları çevirme konusunda başarısız oldukları için risk de alamadılar. Sadece becerisiyle değil gücüyle rakibini zorlamaya çalışan Fernandao; Yusuf ve Castillo’yu durdurmaya çalışan Şener’le, İsmail Köybaşı ilk 25 dakikanın aktörleriydi. Bir de başrol oyuncusu vardı tabi. Topu ayağına her aldığında rakiplerini zorlayıp arkadaşlarına pozisyon hazırlayan Jeremain Lens. Hemen hemen oynadığı her maçta bu rolü oynamaya alışmış, sezonun ilk yarısında En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını çoktan haketmişti. Trabzon maçıyla da bu performansını taçlandırdı. Attırdı, attı ve bir forvet oyuncusunun yapabileceği herşeyi yaptı.

3-4 oyuncuyu geçmez

29. dakikada gelen penaltı ve kırmızı karttan sonra ise Trabzonspor’un gardı tamamen düştü. İyi oynadıkları ilk bölümde bile maçı kazanacaklarına inandıklarını söylemek zor. Açıkçası kadro içerisinde forvetler başta olmak üzere bu takımda oynamayı hakeden oyuncu sayısı 3-4’ü geçmez. İkinci yarı ise tamamen Fenerbahçe’nin istediği gibi oynandı. Mehmet Topal ve Josef De Souza’nın olduğu bir takımın orta sahası rakibine zaten kolay teslim olmazken 10 kişilik Trabzon’un sadece Mehmet Ekici üzerinden bunu başarması imkansızdı. Sonuçta Fenerbahçe kaybetme kredisinin olmadığı zor bir deplasmanı Lens’le kolaya çevirirken, Trabzonspor tarafında top şimdi transfer döneminde acilen kaliteyi yükseltecek oyuncu arayışları içerisinde...