Arda, silencio por favor!
Galatasaray alt yapısı yetkilileri ile sorunları konuşurken genelde iki sorundan söz ederlerdi. Babaları tarafından rahat bırakılmayan gençler ile Bayrampaşa semtinde yetişenler. İlkini herkes tahmin edebilir ancak ikincisinin ayrıntıları bende kalsın. Bayrampaşa kökenli Arda Turan olayında hocaların ikinci tespitte ne kadar haklı olduğunu anladım. Arda Manisapor dönüşü kat ettiği mesafe ve sevgiyi, son iki yılda kendi elleriye erozyona uğrattı.
Haberin Devamı ›
Kaptan yapılması en büyük hataydı. Arda’nın kaptanlığı kaldıramayacağını görünce “Kaptanlığı elinden alın” demektense, daha uygun olacağı için kendisinin bırakması yönünde telkinde bulunmuştum. Ancak Arda kaptanlığı bırakıp Galatasaray’a faydalı olabilecekken, tarihin en güzel takımlarından birinden kaçmayı tercih etti. Başta çok insan üzülmesine rağmen şimdi Arda’nın gidişi nedeniyle Galatasaray’ın kayba uğradığını düşünen kimseyle karşılaşmadım. Bu Arda’nın kaybı, Galatasaray’ın kazancıdır.
Arda spot ışıklarının üzerine tutulmasından şikayetçi gibi görünmesine rağmen aslında bununla besleniyordu. Arkadaş çevresi, sevgilisi nedeniyle medyatik olmaktan içten içe mutlu oluyordu. Adnan Polat’ı bile çıldırtacak kadar magazinel yaşamaya başlamıştı. Bir Galatasaray kaptanına “Ulan Arda sen de mi buradasın?” dedirtecek yerlerden uzaklaşamadı. İspanya macerası Arda üzerine yaptığım tespitlerin doğruluğunu gösterdi.
Haberin Devamı ›
Arda kaçtığını iddia ettiği ortamdan uzaklaşınca, kendisi sürekli fırsat yaratarak gündeme gelme yolunu seçti. Lefter Küçükandonyadis’in vefatı nedeniyle katıldığı yayında sözü ne yapıp edip, Galatasaray’a sitemde bulunmaya getirmesi tek kelimeyle ayıptır. Arda Galatasaray’a ilişkin konuşmasa ya da olumlu konuşsa söylediklerinin kıymet-i harbiyesi olmayacak. Ama anti-Galatasaraylılık yapınca herkesin kendisini konuşacağını biliyor. Arda gündelik amacına ulaşıyor ama Galatasaray camiasından süratle uzaklaşıyor. Fazla kalamayacağını düşündüğüm ülkenin diliyle seslendim başlıkta; Arda, lütfen sus!