Simona Halep ve sponsor meselesi
Sezona kadınlar tenisinin 1 numarası olarak başlayan Simona Halep'in uzun bir süre boyunca sponsorsuz kalmış olması ortaya son derece trajikomik bir durum çıkardı.
Simona Halep, 2018'e kadınlar tenisinin 1 numarası olarak başlamıştı. Geçtiğimiz sezonun bitiminden son Avustralya Açık finalinde Caroline Wozniacki'ye mağlup olup koltuğunu kaptırana kadar markasız kıyafetlerle çıktı maçlara. Zira Adidas ile olan sözleşmesi bitmiş ve bu sürede kendisine yeni bir kıyafet sponsoru bulamamıştı.
Yaklaşık 2 ay boyunca kıyafetlerini internetten sipariş ettiği söylenen Rumen raket, en nihayetinde Nike ile anlaştı ama yaşadığı bu süreç, ortaya gerçekten trajikomik bir durum çıkardı. Kısa bir süre öncesine kadar 1 numara, şimdi de 2 numara olan Halep'in Adidas ile kontratı biter bitmez başka bir marka tarafından kapılması gerekmez miydi?
YA ALTTAKİLER N'APSIN?
Tabii Halep özelinde değindiğimiz sponsorluk mevzuunun ne kadar büyük önem arz ettiğinin farkında olmayan büyük bir kitle var maalesef. Oysa pek çok masraf kaleminin olduğu teniste bu mefhumun özellikle sıralamada ilk 100'ün dışında yer alan oyuncular açısından son derece hayati bir öneme sahip olduğunu söylemeye gerek bile yok. Söylesenize bir tenisçi turnuvalardan elde ettiği gelirin tamamını, hatta bazen daha fazlasını turnuvada oynayabilmek için harcarsa nasıl başarılı olabilir? Daha doğrusu bu şartlar altında kariyerini nasıl sürdürebilir?
Kıyafet, ekipman, uçak bileti ve konaklama gibi çok ciddi gider kalemlerinin olduğu bu sporda dünya sıralamasında ilk 100'ün dışında yer alan bir raketin para kazanması, federasyon desteği olmadan neredeyse imkansız. Çünkü hiçbir kıyafet ve raket markası, bu sıralamadaki bir isme sponsor olmak istemez. Bunun da nedeni, sponsorluk denen kavramın bir "kazan-kazan" durumundan ibaret olmasıdır. Nitekim İpek Şenoğlu, federasyondan destek alamadığı bir dönemde bazı turnuvalara banka kredisi çekerek gittiğini bizzat kendisi söylemiştir. Şu anda da adını bildiğiniz pek çok Türk tenisçisi, Türkiye Tenis Federasyonu tarafından maddi destek görmektedir.
GRAND SLAM GELİŞTİRME FONU
Tüm bunlardan hareketle küresel kapitalizmin temel mantığı olan "Altta kalanın canı çıksın." yaklaşımının teniste de zuhur ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu açmazın ortadan kaldırılmasında en büyük rolü bir önceki paragrafta da belirttiğimiz üzere yerel federasyonlar üstlense de artık Grand Slam turnuvalarının da bu meseleye el attığını görmekteyiz.
Geçtiğimiz yıldan itibaren faaliyet göstermeye başlayan Grand Slam Geliştirme Fonu, dünya üzerinde her yıl belli sayıda tenisçiye maddi destek sağlıyor. Bu yıl 29 oyuncuya toplam 650 bin dolar dağıtan fonun yardım ettiği isimler arasında milli tenisçi İpek Soylu da var. İpek tam 25 bin dolarlık bir hibe alacak ki bu gayet iyi bir para. Ne diyelim, güle güle kullansın tenisçimiz.
Yunus DİLBER / fanatik.com.tr