Terim'e mesaj!

Fatih Terim Fiorentina'dan ayrıldı, Mancini Mor Menekşeler'de çalışmaya başladı. Terim, Aslan'dan gitti, göreve yine İtalyan hoca geldi. Bu ilginç tesadüfü Mancini espriyle yorumladı; “Demek ki şimdi sıra Türk Milli Takımı'nda...”

Terim'e mesaj!

Haberin Devamı

“Semih, Burak, Selçuk gibi çok kaliteli oyuncularımız var. Hepsi de gerçekten çok iyi çocuklar. Belki de genç dönemlerinde taktiksel anlamda çok çalışmadıkları için zorlanıyorlar. Ama ben duygusallığın bir kenara bırakılması
gerektiğini düşünüyorum. Eğer sadece saha içine odaklanırlarsa bunların hepsini aşabilirler. Taraftarımız bizle olduğu zaman, yanımızda olduğu zaman her maçımızı kazandık. Hep bizimle olmalılar. Bir de şu küfürlü tezahürat olayını sonlandıralım ki sadece kadınlara ve çocuklara değil, tüm taraftarlarımıza maçlarımızı oynayalım. Çünkü kadın ve çocuklar maça geldiklerinde maç gibi olmuyor, sanki konsere gelmişsiniz gibi hissediyorsunuz! Balloteli’yi çok seviyorum. Çok iyi bir çocuk ama Milan’ı bırakacağını zannetmiyorum. Türkiye’ye gelmesi için de yaşının genç olduğunu düşünüyorum. Yabancı kuralına göre plan yapıyoruz. Bazı oyuncuları satmak veya kiralamak durumunda kalacağız. Kaliteli yerli oyunculara ihtiyacımız var. Evet, Gökhan Töre de beğendiğim oyunculardan biri.

Galatasaray Teknik Direktörü Roberto Mancini’nin, Türk futboluna bomba gibi düşen röportajının ikinci bölümüyle söyleşimizi sonlandırıyoruz. 49 yaşındaki çalıştırıcının röportajındaki ilk kısımda öne çıkanlar; sezon başı kampı geçirdiğinde takımı mutlaka şampiyonluğa taşıyacağı, Galatasaray’da mutlu olduğu ve kalacağı, Drogba’nın boşluğunu nasıl dolduracağını bilmediği ve Başkan Ünal Aysal’dan bazı istekleri olacağı yönündeydi. Röportajın bu bölümünde, Mancini’nin Aysal’dan ne tür istekleri olacağını da öğreneceksiniz. İşte, İtalyan hocaya FANATİK okurları için yönelttiğimiz sorular ve yanıtları...

* Türk futbolcular çok duygusal bir yapıya sahip. Bu yüzden ciddi düşüşler yaşayabiliyorlar. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu Türk oyuncularının karakteri. Duyguları ön planda oluyor.
* Bunu nasıl yönetiyorsunuz?
Semih, Burak, Selçuk gibi çok kaliteli oyuncularımız var. Çok iyi çocuklar. Belki de genç dönemlerinde taktiksel anlamda çok çalışmadıkları için zorlanıyorlar. Ama ben bu duygusallığın bir kenara bırakılmasını düşünüyorum. Eğer sadece saha içine odaklanıp saha içinde neler yapabileceklerini düşünebilirlerse, takım arkadaşlarıyla birlikte nasıl kazanabileceklerini düşünmeye başlarlarsa duygusal dediğiniz yönlerin hepsi geride kalacak. Bunu da sezon başı kampında hep beraber aşacağız. Sadece taktik anlamında değil, saha dışında olan her şeyi geride bırakıp rakiplerine konsantre olurlarsa o zaman duygusallık geride kalır. Bazen şu da bir gerçek, bir oyuncu daha duygusaldır diğeri ondan daha az duygusaldır.
* Türkiye Ligi sizi şaşırttı mı?
Bu benim için yeni ve güzel bir deneyim oldu. Ama tek söyleyeceğim şey; yabancı kuralının kalkması gerektiği. Avrupa’da mücadele eden takımlar var. Bu oyuncuların aynı zamanda ligde de oynayabilmesi lazım. Bu karışıklık durumu zorlaştırıyor. Böyle olunca zaten kariyerinin sonuna gelmiş yıldız oyuncuları buraya almak zorunda kalıyorsunuz. Ondan dolayı da genç Türk oyuncular arkadan gelmiyor. Aynı zamanda Türk oyuncuların bir şekilde yurt dışına gitmeleri gerektiğini düşünüyorum. Böylece Türk Milli Takımı da gelişecektir. Biz bu konuyu İtalya’da 30 yıl önce konuşmuştuk. İtalyan takımlarında sadece İtalyanlar oynasın böylece milli takım başarılı olsun diye. Ve bir sonuç alamadık. Ne zaman bu kural kalktı, dünyanın en iyi oyuncuları gelmeye başladı İtalyan Milli Takımı da başarılı olmaya başladı. Şu an en iyi oyuncumuz Arda Turan. O da burada oynamıyor, İspanya’da oynuyor. En iyi takımlardan birinde oynuyor. Kendini sürekli geliştiriyor. Çünkü daha farklı çalışma metotlarını kullanıyor. Kendini mentalite olarak da geliştiriyor. O yüzden en iyi oyuncumuz durumunda.

‘Balotelli’yi isterim, ama...’

Balotelli’yi çok seviyorum. Çok iyi bir çocuk ama Milan’ı bırakacağını zannetmiyorum. Türkiye’ye gelmesi için de yaşının genç olduğunu düşünüyorum.

* Ballotelli ile tekrar çalışmak ister miydiniz?
Balloteli’yi çok seviyorum. Çok iyi bir çocuk ama Milan’ı bırakacağını zannetmiyorum. Türkiye’ye gelmesi için de yaşının genç olduğunu düşünüyorum.
* Gelecek sezon için kaç oyuncuya ihtiyacınız var?
Yabancı kuralı var. Buna bağlı kalarak planlarımızı yapmak zorundayız. Belki de elimizdeki bazı oyuncuları da satmak veya kiralamak durumunda kalacağız. Türkiye’de ve yurt dışında oynayan kaliteli yerli oyunculara ihtiyacımız var. Kanat oyuncuları almamız gerektiği ortada.
‘Gökhan Töre’yi beğeniyorum’
* Kanat oyuncusu olarak Gökhan Töre var. Beğeniyor musunuz?
İyi bir oyuncu. Kalitesi ortada. Beğendiğim oyuncular arasında.

Haberin Devamı

İzin ve kalite

Henüz ikinci devre yeni başlamıştı, röportaj isteğimizi bildirdik. Kritik haftaların geçmesini beklemem söylendi. “Galatasaray’ın kritik haftası bitmez ki” diye düşündüm, karamsarlığa kapıldım. Takip çok önemlidir böyle büyük işler için, her fırsatta isteğimizi tekrarladık ve beklenen telefon geldi; “Cuma günü hoca sizi Florya’da bekliyor”. İşte ilk zafer hissini o anda yaşadık. Böyle anlar için bu mesleğe yıllarınızı verirsiniz, golcünün gol atması gibi bir histir. Sonra içinizi bir endişe kaplar, “Ya güzel bir şey olmazsa, ya fotoğraf vermezse, ya gereken soruyu soramazsam” diye.

Komplekslerinden arınmış


Bunları yaşarken Haber Müdürümüz Zafer Büyükavcı ile yapacağımız röportajı konuşuyorduk ve sayesinde “Kağıt gösterme” fotoğrafı fikri doğdu. “Kabul etmez” dememe rağmen Zafer “Ya ederse” diye bizi cesaretlendirdi. Röportaj sabahı da usta objektif Murat Akbaş ile detaylarını konuştuk fotoğrafın. Florya’ya muhabirimiz Metin Karabaş ve Murat Akbaş ile girdiğimizde bile o endişe hala içimizdeydi. Sonra yanımıza Galatasaray Basın Sorumlusu Bener Onar kardeşim geldi, hoca da az sonra kapıda belirdi. İlk saniyedeki samimi tokalaşması her şeyin yolunda gideceğinin göstergesiydi.

1 saatte kendini sevdirdi

Ben başladım söze, Metin arkasını getirdi. Soru üzerine soru soruyorduk heyecanla sanki Mancini kaçacak gibi. Aksine dakikalar geçtikçe samimiyetin dozu arttı, sormaya imtina ettiğimiz soruların bile cevabı sormadan gelmeye başladı. Sıra fotoğraflara geldi; Mancini laflarını kendi bulup kağıda dökerek yazdıklarını Murat’ın objektifine gösterdi. Sonra da getirdiğimiz bareti giyerek Soma’daki faciaya da duyarlı olduğunu gösterdi. Ben hayatımda bu kadar komplekslerinden arınmış, kaliteli bir teknik direktör görmedim. Oysa ki dışarıdan bakınca bambaşka bir insan görüyor insan. 1 saatte bize kendini sevdirdi, darısı camianın başına.

‘En iyi doktor bizim kulüpte’

* Çoğu zaman oyuncuların sakat olduğu söyleniyor. Fakat bu oyuncular sakatlıktan çok haftada iki maç yapmaktan dolayı fiziki yetersizlik yaşıyorlar. Onları oynar hale getirmek için de sağlık ekibine çok büyük iş düşüyor. Sağlık ekibinizden memnun musunuz?

Çok memnunum. Yener hoca teknik direktörlük hayatımda çalıştığım en iyi doktor. Hem sakatlığı hem de oyuncu psikolojisini çok iyi biliyor. Bugüne kadar gittiğim her yerde doktorlarla problem yaşadım ama Yener ile en ufak bir problemim olmadı. Uyum içinde çalışıyoruz, sağlık problemlerinin yanı sıra Yener hoca futbolcunun ruhundan da çok iyi anlıyor. Bazı futbolcuları oynamaları için ekstra motive ediyor, bence Yener çok iyi bir doktor ve insan.

‘Türk halkı ve yemekler çok iyi’

* Türkiye’de neler yapıyorsunuz? Neler hoşunuza gidiyor?
Camilere, kiliselere tarihi yerlere gidiyorum, sanat galerilerine gidiyorum. Şehir merkezine giderek bol bol geziyorum. Yemekler çok iyi. Burada çok mutluyum. Türk halkı çok iyi. Sadece ben değil benimle çalışan tüm ekibim burada çok mutluyuz. Florya’da çok iyi insanlar var, dışarıda çok iyi insanlar var. Türkiye’de çok mutluyum.
* Ailenizden çok uzaksınız?
Bir oğlum Macaristan’da. Bir oğlum Amerika’da. Kızım Londra’da ama tatilde birlikte olacağız.

‘Kadın ve çocuklarla konserde gibiydik!’

* Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Şu bir gerçek ki bizim çok güçlü ve etkili bir taraftarımız var. Taraftarımız bizle olduğu zaman, yanımızda olduğu zaman her maçımızı kazandık. Hep bizimle olmalılar. Bir de şu küfürlü tezahurat olayını sonlandıralım ki sadece kadınlara ve çocuklara değil, tüm taraftarlarımıza maçlarımızı oynayalım. Çünkü kadın ve çocuklar maça geldiklerinde maç gibi olmuyor, sanki konsere gelmişsiniz gibi hissediyorsunuz (gülüyor).

YORUM YAZ