Yılmaz Özdil yazıyor...
Olimpiyat'ın yıldızı kim? Açık ara, Gamze Bulut! “Niye?” derseniz... Türkiye'nin en çok takip edilen internet sitesi, hürriyet.com.tr... Merak ettim, sordum. Hangi branşlarda, hangi müsabakalar, hangi olaylar, kaç kişi tarafından, kaç kez tıklandı?
Malum, atletizm tarihimizin ilk olimpiyat altın madalyasını kazandık. Aslı Çakır Alptekin’in birinci, Gamze Bulut’un ikinci olduğu efsanevi müsabaka, tüm olimpiyat haberleri arasında en çok okunan oldu, final heyecanı 412 bin ayrı kişi tarafından tıklandı.
Ancak... Gamze’nin son metrelerde “Aslı abla koşşş, arkandayım” diye bağırdığını anlatan özel haber, rekor kırdı, finali bile solladı, 620 bin ayrı kişi tarafından tıklandı.
Bu rekor, sadece olimpiyat haberlerinin değil, Türk spor tarihinin de rekoru... Çünkü, Türkiye’de en çok futbol okunur. Futbolda da en çok, Fenerbahçe-Galatasaray derbileri okunur. Derbi’nin bir saat önceden başlayıp, maçtan sonra bir saat yorumlarıyla devam eden haberleri, genellikle 450-500 bin ayrı kişi tarafından tıklanır.
Gamze’nin Aslı ablasına çığlığı, spor tarihimizde ilk kez, derbi’yi bile geçti.
Nevin Yanıt’ın 100 metre engelli finali, gece saat 23’te koşulmasına rağmen, yani çoğu kişinin bilgisayarını kapatıp uyumuş olmasına rağmen, 245 bin ayrı kişi tarafından tıklandı. Saatin çok geç olduğunu göz önüne alırsak, bu da muhteşem bir okunma oranıdır.
Madalya töreni, İstiklal Marşı, röportajlar, analizler, yorumlar... Yüksek atlamada tarihimizde ilk kez finale kalmayı başaran Burcu Ayhan... 800 metre seçmelerinde önde götürdüğü yarışta sakatlanan, sakat sakat ve ağlayarak tamamlayan Merve Aydın... Atletizm branşı, toplamda, 1.5 milyonun üzerinde okunma oranına ulaşarak, olimpiyat’a damgasını vurdu.
(En başta, Atletizm Federasyonu Başkanı Mehmet Terzi, antrenörlerimiz, emeği geçenler... Gurur duyuyoruz, yürekten teşekkür borçluyuz... Ve, toplumda yarattıkları bu heyecanı, ilgiyi, ivmeyi, fırsata dönüştürüp, çok daha ileriye götürmelerini bekliyoruz.)
(Bu ivmenin fırsata dönüştürülmesini çok önemsiyorum... Çünkü, mesela, atletizmin en büyük yıldızı Usain Bolt’un haberleri bile sadece 40 bin kişi tarafından okundu. Bu zayıf rakam gösteriyor ki, Türk halkı, aslında atletizmle pek ilgilenmiyor. Türk insanının başarısıyla ilgileniyor. Dolayısıyla, oluşan ilginin devam edebilmesi, kalıcı olabilmesi için, başarı sürekli hale gelmeli... Arkası gelmezse, toplumdaki ilgi de, saman alevi gibi sönebilir.)
Diğer branşlara gelince...
Aslı ve Gamze’den sonra, en yüksek okunma oranı, Filenin Sultanları’na ait... Açılış maçı, yani Bezilya maçı, geceyarısı 00.15’te başlamasına rağmen, kaybetmelerine rağmen, 203 bin ayrı kişi tarafından tıklandı. Güney Kore maçında, zirveye ulaştılar, 398 bin ayrı kişi tarafından okundular. Brezilya, Çin, Sırbistan, Güney Kore, ABD, beş maçta, toplam 1 milyon 407 bin kez tıklandılar. Müthiş rakamlardır... Çeyrek finale, yarı finale filan yürüyebilselerdi, büyük ihtimal,
3 milyonun üzerinde okunma oranına ulaşacaklardı. Açıkça görülüyor ki, kadın voleybol’u neredeyse futbol’un popülaritesini yakalamış durumda.
Potanın Perileri, çok başarılı olmalarına, yarı finali ve madalyayı kıl payı kaçırmalarına rağmen, Filenin Sultanları’ndan geride kaldı... Açılış maçında, Angola’yı eze eze yenmelerine rağmen, sadece 101 bin ayrı kişi tarafından okundular. Sonra her maç biraz daha yükseldiler. Çek Cumhuriyeti maçını 178 bin ayrı kişi, ABD maçını 181 bin kişi, Hırvatistan maçını 192 bin kişi okudu. Rusya maçında zirveye çıktılar, 327 bin ayrı kişi takip etti.
Maalesef o maçta elendiler. Ama açıkça görülüyor ki, popülariteleri giderek yükseldi. Madalyaya yürümeyi başarsalardı, tarihimizde ilk kez katıldığımız olimpiyatta, tarihimizde ilk kez kadın voleybol’unu ve hatta futbol’u sollayacaklardı. Bu rakamlara bakarak, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Londra Olimpiyatı, kadın basketbol’umuz için milat oldu. Bundan böyle, her maçlarının, en az Filenin Sultanları kadar takip edileceği kesindir.
Sonra?
Tekvando.
Göğsümüzü kabartan Servet Tazegül’ün finali, geceyarısı saat 00.30’da başlamasına rağmen,
171 bin ayrı kişi tarafından tıklandı. Bu rakam, bugüne kadar tekvando sporunun ulaştığı en yüksek okunma oranı... Nur Tatar’ın finali, gene geceyarısı olmasına rağmen, 115 bin ayrı kişi tarafından takip edildi. Bahri Tanrıkulu’nun son saniye kaybettiği yarı finali ise, 65 bin ayrı kişi tarafından okundu. Olimpiyat haricinde, neredeyse tek sütun haber bile yapılmayan tekvando sporu için, olağanüstü süksedir... Servet, Nur ve Bahri, rol model olacaktır. Toplumda yarattıkları heyecan sayesinde, tekvando salonları dolup taşacaktır.
Hatta... Tekvando “yeni ata sporumuz” haline gelirse, hiç şaşmayın!
Çünkü, ata sporumuz güreş’te tel tel döküldüğümüz gibi, okunma oranları da tel tel döküldü. En fazla, Rıza Kayaalp’in bronz kazandığı müsabaka tıklandı ama... Anca 41 bin kişi tarafından okundu. Tekvandocumuz Servet’in beşte biri kadar! İbrahim Bölükbaşı’nın bronzu kaybettiği müsabaka ise, sadece ve sadece 683 kişi tarafından merak edildi. Elenenlerin, tuş olanların ne kadar tıklandığını yazmaya kalksam, kahrolursunuz.
Türk güreşi, hem minderde yere serildi, hem de toplumun gözünde... Bu gidişe mutlaka dur demek gerekiyor. Ata sporumuzun yeniden, ciddi şekilde ele alınması şart. Yoksa, eski madalyalarla avunduğumuz nostalji’den ibaret olacaktır, gençlerimiz güreşten uzaklaşacaktır.
Boks’u hiç yazmıyorum... Okunma oranı, merak edilme oranı, güreşten kötü vaziyette.
Ya halter?
Oradaki durum, daha vahim.
Çünkü, 125 bin ayrı kişi tarafından tıklandı. Ancak... Müsabakalar değil, Naim Süleymanoğlu’ndan bu yana ilk kez madalya alamadığımızı anlatan haber bu kadar tıklandı! Yani, Naim’in popülaritesi, hâlâ, şu anki halter milli takımımızın toplamından daha yüksek... Naim’li başlık atılırsa, okunuyor, Naim’siz başlık atılırsa, okunmuyor. Naim’den sonra en çok okunan haltercimiz, halteri bırakan Halil Mutlu iyi mi! Başlığında Halil geçen haberler, halter milli takımımızdan daha fazla okundu. Netice itibariyle, dünya rekorundan, olimpiyat rekorundan falan vazgeçtik, toplumun nazarında halter sporunun 20 gram değeri kalmamış.
Yelken, okçuluk, atıcılık, judo, badminton, masa tenisi, bisiklet, yüzme... Bu sporcularımız, elbette, madalyadan çok uzak oldukları için, yukarıda adı geçen branşlar kadar ilgi görmediler ama, toplamda 150 bini geçtiklerini ve bu tıklanmanın hiç de küçümsenmeyecek bi sayı olduğunu söyleyebilirim. Özellikle, Türk jimnastiği’ni olimpiyatta ilk kez temsil eden Göksu Üçtaş ve Türk badminton’ını olimpiyatta ilk kez temsil eden Neslihan Yiğit, 20’şer binli rakamlara ulaşarak, hem kendilerini, hem de branşlarını iyi tanıttılar.
Ve, son notu ilave ederek, tamamlayalım...
Bir gazeteci ve bir sporsever olarak... Her sabah TRT’deki yorumlarıyla, olimpiyat’ı öğrenmemizi ve yaşamamızı sağlayan, Türk spor basınının duayeni Atilla Gökçe’ye teşekkür ederim. Can kulağıyla, hayranlıkla izledim. TRT’nin saçma sapan siyasi torpillerle ekrana adam çıkaracağına, Atilla Gökçe gibi ustalara sürekli olarak yer vermesini temenni ederim.